2025-12
19:00
logoBeşiktaş
-
logoBaşakşehir
-
2025-12
19:00
logoBodrum FK
-
logoAntalyaspor
-
2025-12
16:00
logoKonyaspor
-
logoGöztepe
-
2025-12
16:00
logoİstanbulspor
-
logoKeçiörengücü
-
2025-12
19:00
logoŞanlıurfaspor
-
logoAmed SK
-
2025-12
15:00
logoBeyoğlu Y.Çarşı
-
logoNazilli Spor
-
Melek Kırıcı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kıbrıs
  4. “Kendimize de bir karne yazmak gerekir bazen”

“Kendimize de bir karne yazmak gerekir bazen”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sosyal medyayı sık kullananlar hep birilerine ders vermek peşinde.
Çevremizde herkesi mükemmel bulma gibi bir şartlanma içerisindeyiz.
Konuşmanın ötesinde yazı yazarak insanın kendisini ifade etmesi bana sorarsanız artık sanata girer.
Kelimelerin özel diliyle dans başlar o anda.
İsterseniz topuğunuzla nasırına basar öcünüzü alırsınız.
İsterseniz belinize saran kolun içinde doksan derece dönüşle başını döndürürsünüz.
Yazı yazmak böyle bir şey…
Tılsımı vardır
Sihirli dünyanın.

Neyi nasıl anlatacağını bilmeyen insanların ruhsal sorunlarını boşaltım yerine döndü sosyal medya.
İnsanın kendini bilmesi önemli.
Kendini gösterme, çok sevilir görünmesi
En komiği hep mutlu olma halimiz.
Tabi ki sadece sosyal medyada.
Nedenleri benim konum değil.
Ama bulaşıcı hastalık gibi herkese yayılmış bir güncelimiz bu artık.
Mükemmel dediğimiz engin dünyanın içinde yer etmek ya da yer almak, çok da önemli olmamalı.
İnsan duygularıyla, hatta duygularıyla değil iç içe geçmiş karmakarışık duygularıyla savaş halinde yaşayan bir canlı…
En sevdiğimizin en mutlu gününde onun mutluluğunu paylaşırken, içimizden geçen kıskançlığı bastırmak zorunda kaldığımız olmadı mı yani.
Hak edilmiş bir başarıya bile alkış tutarken, neden ben de yok diye yutkunmadık mı.
Bunu kendimizde normalleştirirken, bir başkasının yüzünde yakalasak hemen basarız, “kıskanç fettan”ı…
İçimizde yaşadığımız aşkla öfkenin birbirine feryadını, merhametle nefretin birbirine üstün gelme mücadelesini, sevgiyle ihanetin muhteşem düetini, git-defol ile gitme beni bırakma arasındaki gözyaşlarını yaşarken, hep doğruyu çıkarabildik mi.
Bulabildik mi arıtabildik mi kendimizi.
O zaman bu mükemmeliyetçilik sevdası nerden geliyor.
Defol derken, içimizden “gitme n’olur” diye kaç defa yalvardık.
Biz kime mükemmel olduk ki…
Kendimize ne kadar dürüstüz.
Nedir bu öfke bu hırs.
Nerelerde kimlere kızıyoruz, sinirleniyoruz bunları hep sır perdesini çekerek saklıyoruz.
Hiç tanımadığımız yolda görsek bilmediğimiz insanların iki satır sosyal medya da yazı yazdıklarına pişman edecek kadar onlara üfürüyoruz.
Dahası intikam timine dönüyoruz.
Oysa en etkin dil her zaman güzel konuşmadır.
Gönül kırarak değil gönle girerek kazanılır insan.
Hem karşısındakini hem de kendini kazanır.
Daha naif, daha kibar, daha yol gösterici rehberlere ihtiyacımız var.

Haftaya buluşmak üzere
Hoşça kalın

“Kendimize de bir karne yazmak gerekir bazen”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam Engelleyicisi Tespit Edildi

Sitemize katkıda bulunmak için lütfen reklam engelleyicinizi devredışı bırakın.