Yeni bir haftaya başlarken.
Bu konulara hiç girmek istemesemde, adeta yılan hikayesine dönen Meclis Başkanlığı seçiminin birinci
ayağını tamamladık gibi duruyor, gerçi son yapılan beş turlu seçim de tartışmalı bir hal almış durumda.
Bakalım bu hafta neler olacak, hep birlikte göreceğiz.
Böyle mi olmalıydı, bence olmamalıydı.
Ülkede bu kadar dert tasa varken seçimler günler boyunca gündem olmaya devam edip durdu.
Ne hayat pahalılığı ne geçim derdi ne de alım gücünün günden güne düştüğü konuşuldu, günlerce seçim
ile yatıp seçim ile kalktık. Boşa geçen bir zamanı harcadık durduk.
Artık ne yapacaksanız yapın, erken seçim mi yaparsınız, sine-i millete mi gidersiniz, meclisi fesih mi
edersiniz bilemem ama, mevcut sistemin de daha fazla yürümediği aşikardır.
Kanaatimce artık sistemi tartışmamız gereken yeni bir döneme girdik.
**
Gerek dünyada ve gerekse yaşadığımız bu küçük coğrafya’da, saygının, sevginin yitirildiğini görmemek
için kör olmak lazım, bunun adı “Sosyal Çürümedir”. Çağ atlıyoruz, yeni bir çağa giriyoruz derken, bu
muydu yani, insanların zombileşmesi mi yeni çağ.
Kimine göre, pandemi sonrası insan ırkında bir tuhaflık olmaya başladı, bize zorla yaptırılan aşılardan mı
böyle olduk, ani ölümler artarken, kalanlar ise tüm değer yargılarını yitirmeye başlamış durumda.
Hergün yeni bir ölümlü kaza haberiyle uyanmamız, trafikte yaşanan sevgisizliğin, saygısızlığın hatta
nemelazımcılığın bir örneği değilmidir.
Ne oldu bu insanlara böyle.
Tavsiyem sosyologlar, toplum mühendisleri hatta ve hatta psikologlar, psikiyatristler de devreye girerek
acil olarak bir kriz masası oluşturulması gerekmektedir.
Diğer bir taraftan, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, sivrisineklere karşı önlem alınmasını tavsiye etti.
Çünkü bu yıl sivrisinekler virüslüymüş, hastalık saçıyormuş.
Üst kurulumuz farkında mı bilmem ama ilaçlamaya karşı olan belediyelerimiz var, tamam anladık
ilaçlamayın kanser olma riski var ama bu virüslü sinekler ile mücadele için ne yapıyorlar, hepimiz merak
içindeyiz.
Çünkü bütün gece elimizde sinek ilacı, vücudumuza sıkılan sinek kovar spreyleri ile yaşıyoruz, ilaçlamaya
karşı olan belediyelerimize soruyoruz evde kullandıklarımız kanser yapmıyor mu.
Oysa ki doğal yöntemlerle ve tamamen doğal (Bitkisel) ilaçlarla bu mücadele yapılabilirdi. Hatta ve hata
üremeden, kökünden kaynağından bu sinekler yokedilebilirdi, ama olmaz kolayı var biz ilaçlamaya
karşıyız.!!
Siz karşıysanız yapacak birşey de yok, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, sivrisineklere karşı önlem
alınmasını tavsiye etmeye devam edecek, bizler de elimizde sinek ilacı ile yaşamaya devam edeceğiz.
Mesele budur.
**
Hepimizce malum Asgari üçretimiz belirlenmiş ve hayatı da iki katı oranda pahalılaştırmıştı ya ve de
kimseler bu durumdan memnun da kalmamıştı ya aklıma takıldı işte, Sosyal Sigorta emeklilerinin Asgari
üçretin altında kalan emekli maaşları ne zaman düzelecek.
Çünkü yıllarca çalışıp da yatırım yapan insanlarımız, Asgari olarak dahi olsa hakkını alamayacak mı.
Kronik hastalıkları olan insanlarımız eczanelerden aldıkları ilaçlarına pratik ve kalıcı çözüm beklentileri
devam etmektedir, ilaç paraları gün geçtikçe artmaya devam ediyor ya o bakımdan sordum.
Doktora git vizite üçreti öde, reçete yazdır sonra eczaneye git indirimli ilaç al, hiç ekonomik değil vallahi.
Yok vizite üçreti ödemek istemiyorsan, Devletin Hastanesine git doktora görün reçeteni yazdır sonra
ilacını al bu da bir yöntem elbette, gerçi onun için de sabah çok erken kalkacaksın sıraya gireceksin.
Bilemediğimiz nüfusumuz da çoğaldığından, bir türlü sıra da gelemiyor.
Bari kronik hastalıkları olanlar için bir çare üretelim, yıllık reçete uygulaması başlatalım, adı üstünde
kronik öyle hop diye geçecek cinsten değil yani.
Yani sevgili dostlar, Hayatı ucuzlatamıyorsak bari kolaylaştırmayı deneyelim derim.
Kalın Sağlıcakla….