Ada Ekonomileri Nasıl Olmalıdır.
Adada yaşıyoruz ve bizim maalesef kendimize özgü gerçek anlamda bir ekonomi politikamız yok.
Yok derken, mevcut var olan ekonomi politikaları bu adaya uygun olmadığından bunu söylüyorum.
Deneme yanılma yöntemi ile gelinen sürecin farkındayız sanırım. Çok modelleme yapıldı bu topraklarda, karma ekonomi modeli, serbest piyasa ekonomisi vs. vs.
Artık kalıcı ve sürdürülebilir bir yapı kurmanın zamanı gelmiştir. Çünkü yaşadığımız bu topraklarda, coğrafi izolasyon ve sınırlı kaynaklar gibi özel zorluklarla karşı karşıya kaldığımız için diğer ekonomilerden farklı stratejiler benimsemek ve uygulamaya koymak durumundayız.
Mevcut lokomomotif sektörler yanında, farklı sektörlerinde ekonomiyi büyütüp geliştirebileceği gerçeğini artık görmek zorundayız.
Konu ile alakalı “ada ekonomilerinin” nasıl olması gerektiğine dair bazı temel prensipleri araştırdığımızda;
Bir örnek, “Çeşitlendirilmiş ekonomi modelini” görürüz, özellikle ada ekonomilerinde doğal kaynakların sınırlı olması nedeniyle tek bir sektöre bağımlı kalmadan farklı sektörlerinde önemini idrak etmeli ve desteklemeliyiz.
Mesela Turizm, eğitim ve tarımın yanında, çiftlik balıkçılığını büyüterek geliştirmeliyiz. Teknoloji ve hizmet sektörü gibi farklı alanlarda çeşitlendirme yapılması da, ekonomik istikrarı artırabilir diye düşünmekteyim.
Hep söylüyorum yine söyleyeceğim, toprak ve iklim uygun kuru tarım için kulanılan tarlaları “zeytin ağaçları” ile dolduralım. Bu konuda çok acil teşvik verilerek üretime geçilmesi sağlanmalıdır.
Ada ekonomilerinin çevresel sürdürülebilirliğe büyük önem vermesi gerekmektedir. Sınırlı doğal kaynaklar, tarım ve balıkçılık gibi sektörlerin sürdürülebilir yöntemlerle yönetilmesini zorunlu kılar. Ayrıca, turizm gibi dışa bağımlı sektörlerde de eko sisteme dayalı çevre dostu uygulamalar teşvik edilmelidir.
Turizim demişken, ulaşım sorununu mutlak surette çözmemiz gerekmektedir.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin gerek maddi ve gerekse manevi olarak desteklenmesi şarttır. Çünkü ada ekonomileri genellikle küçük ölçekli işletmelerin baskın olduğu bir yapıya sahiptir. Bu işletmelerin gelişmesi için yerel girişimciliği teşvik eden politikalar, kredi imkanları ve eğitim programları geliştirilerek mutlak surette uygulanmalıdır.
Küresel entegrasyonun önemi, bizim gibi küçük ada ülkeleri, dünya ekonomisine entegre olabilmek için ihracata dayalı stratejiler geliştirmelidir. Bu, özellikle dış pazarlarda özel ürünler veya hizmetler sunarak gerçekleştirilebilir.
İnovasyon ve Teknolojinin önemi, malum izolasyonun getirdiği dezavantajları aşmak için ada ekonomileri, teknoloji ve inovasyona çok daha fazla yatırım yapmalıdır. Özellikle internet altyapısı, dijital hizmetler ve e-ticaret alanlarında ilerlemeler, ada ekonomilerinin dış pazarlara açılmasını sağlayabilir.
Dış yardım ve yatırım çekme konusunda politikalar geliştirmek gerekmektedir. Bizim gibi küçük ada ülkeleri, ekonomik büyüme ve kalkınma için dış yardıma ve yabancı yatırımlara ihtiyaç duyabilir. Ancak bu yardımlar ve yatırımlar, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek şekilde planlanmalıdır. Mesela burası neden bir finans adası olmasın.
Diğer önemli bir konu ise afet yönetimi ve dayanıklılık konusu. Özellikle yangın ve doğal afetlere karşı savunmasız olan ada ekonomilerinin, afet yönetimi ve dayanıklılık stratejileri geliştirmesi gerekmektedir. Bu, altyapının güçlendirilmesi ve afet sonrası hızlı toparlanma kapasitesinin artırılmasıyla mümkün olabilir.
Eğitim ve insan kaynaklarının önemine gelince, adada yaşam süren insan sermayesinin geliştirilmesi, ada ekonomileri için çok kritiktir. Eğitim ve mesleki eğitim programları, iş gücünün kalitesini artırarak ekonominin genel verimliliğine katkıda bulunabilir.
Tüm bu stratejiler daha da geliştirilerek, ada ekonomilerinin kendine özgü zorluklarını aşmalarına ve sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma sağlamalarına yardımcı olabilir diye düşünüyorum, yeter ki niyet olsun ve çok çalışılsın..!!
Kalın Sağlıcakla…