Ülkemizde son günlerdeki gündem maddemiz, “Cinsel istismar suçlarındaki artış”.
Özellikle geçen hafta basına da yansıyan ve otuz beş yıl hapis cezası ile sonuçlanan dava’da yargıcımızın
gündeme getirdiği 2014-2023 yılları arasında, ülkedeki cinsel istismar suçlarında yüzde 400’e varan artış
konusu öyle es geçileek bir konu değildir.
Doğal olarak bu ülke nereye gidiyor böyle sorusunu bir kez daha sorduk kendi kendimize. Yaşanan bu
sosyal çürüme nerede duracak veya daha ne kadar ileriye gidecek. Mesele buradadır.
Çünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde cinsel istismar suçlarındaki artış, son yıllarda dikkat çeken bir
toplumsal sorun haline gelmiştir.
Bu tür suçların artması, toplumda geniş çapta endişeye neden olurken, bu konuyla ilgili birçok faktörün
etkili olduğu aşikardır.
KKTC’de cinsel istismar suçlarına ilişkin yasal düzenlemeler ve cezai yaptırımların etkinliği artık tartışma
konusu değildir. Nitekim geçen hafta mahkemenin bahse konu suç ile ilgili açıklamış olduğu emsal ceza
ortadadır ve 35 yıldır.
Yani bundan böyle yasalardaki eksiklikler veya cezaların yetersiz olması, suç işleyen bireyler üzerinde
caydırıcı bir etki yaratmayabilir söylemi geçersizdir.
Toplumsal Farkındalık açısından bakıldığında ise, özellikle cinsel istismar konusundaki farkındalık
seviyesinin yükselmesiyle birlikte daha fazla vaka rapor edilmeye başlamıştır.
Bu artış, yalnızca suç oranındaki bir yükselişi değil, aynı zamanda insanların bu tür suçları bildirmeye olan
eğilimindeki artışı da gösterebilir.
Malesef yaşadığımız coğrafyamızda hiç de alışık olmadığımız adli suç çeşitlerine maruz kaldığımız
aşikardır.
Malesef diyorum çünkü, gerek yazılı ve gerekse görsel basınımız hatta ve hatta sosyal medyamız, hemen
her gün bu ve buna benzer suç haberleri ile gündemlerini oluşturmaya başlamıştırlar.
Bu güzelim ülkeye yazık ediyoruz, artık bu kadar suç patlamasının yaşandığı bir coğrafya olarak anılmak
bizleri her şekilde olumsuz etkileycektir.
Olaylara “Sosyal ve Ekonomik Faktörler” açısından bakıldığında, Sosyal ve ekonomik sıkıntılar, aile içi
sorunlar ve göç gibi faktörler de cinsel istismar suçlarındaki artışın sebeplerimidir. Araştırılması gereken
çok önemli bir konudur.
Kanaatime, son zamanlarda ekonomide yaşanan sıkıntılar ve yine ekonomik istikrarsızlık, bireylerin suça
yönelme olasılığını artırabilmektedir.
Yine bu durumların, “Eğitim ve Önleyici Çalışmaların Eksikliğinden” kaynaklanıyor olması düşünülebilir
mi. KKTC’deki eğitim sistemi içinde cinsel suçlarla ilgili farkındalık yaratma ve koruyucu eğitim
çalışmalarının yeterli olmaması, bireylerin bu tür suçlardan korunma bilincini zayıflatabiliyor olabilir mi.
Mesela erken yaşta eğitim ve bilinçlendirme programları, suça eğilimi azaltmada etkili olabilir diye
düşünüyorum.
Bir yerde okumuştum Dijital Medyanın Etkisi diye; Sosyal medya ve dijital platformlar, çocuklar ve
gençler için çevrimiçi tehditlere maruz kalma riskini artırıyor diye. Dijital ortamlarda yaşanan istismar
vakalarının takibi ve cezalandırılması noktasında da daha fazla dikkat gerekmektedir.
KKTC’de cinsel istismar suçlarındaki artışa karşı etkin önlemler alınması, gerekiyorsa hukuki
düzenlemelerin daha da güçlendirilmesi, toplumsal farkındalık kampanyalarının artırılması ve eğitim
sistemine yönelik reformlar yapılması düşünülmelidir.
Çünkü artık ailesinin yanında küçük bir kız yada erkek çocuğu gördüğünüzde, “ne kadar sevimli diyerek
sevmekten, ona gülmekten, iletişim kurmaktan” korkar olduk. Neden o aile yanlış anlamasın diye.
Çünkü bu toplumda örnekleri günden güne artan ve malesef bizler ile ayni havayı soluyan “istismarcı,
sapık ve hasta zihniyetler” yüzünden bu duruma gelindiği aşikardır.
Ve yaşanan bu sorun, toplumun tüm kesimlerinin iş birliğiyle ele alınması gereken bir meseledir.!!!
Kalın Sağlıcakla..