Putin’in dostları kazandı! Macaristan’da Orban
Putin’in dostları kazandı! Macaristan’da OrbanMacaristan’da yapılan seçimleri, 12 yıldır iktidarda olan Viktor Orban liderliğindeki Fidesz ve …
Putin’in dostları kazandı! Macaristan’da Orban
Macaristan’da yapılan seçimleri, 12 yıldır iktidarda olan Viktor Orban liderliğindeki Fidesz ve Hıristiyan Demokratik Halk Partisi koalisyonu kazandı. Orban’ın altı partinin ortak adayı olan rakibi Peter Marki-Zay ise umulan performansı gösteremedi. Anketler bir kez daha yanıldı.
VIKTOR Orban. Malum, Avrupa’nın en tartışmalı liderlerinden biri. Aynı zamanda Macar siyaset sahnesinin en uzun soluklu siyasetçilerinin başında geliyor.
EN GENÇ BAŞBAKAN 1989’da Sovyetlere karşı demokrasi talebiyle yaptığı konuşmasıyla bir anda ülke siyasetinin yükselen yıldızı olan Orban, ‘Fidesz’ (Genç Demokratlar Birliği) Partisi ile dikkati çekti. Fidesz zamanla kendini aile ve Hıristiyan değerlere önem veren merkez sağda muhafazakâr bir parti olarak konumlandırdı. Viktor Orban 1998’de ilk kez başbakan seçildiğinde henüz 35 yaşındaydı. İlk dönemi umduğu gibi gitmedi. İki kez Sosyalistlere karşı yenildi. Ancak 2010’da iktidara geri dönmesiyle ülke tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu.
SÜPER ÇOĞUNLUK
Parlamentoda üçte ikilik süper çoğunluğun elde edilmesi, Orban’a devlet kurumları ve siyaset sahnesinin yeniden düzenlenmesi için epey bir alan açtı. Muhafazakâr dozun arttığı yeni anayasa hazırlandı, yeni seçim kanunları çıkarıldı. Orban, yargı bağımsızlığına, basın ve akademik özgürlüklere, LGBT gibi azınlık haklarına darbe vurmakla suçlandı. 2014 seçimlerini kazanan, 2015’teki krizde mülteci karşıtı tutumuyla dikkat çeken Orban, 2018’de yeniden seçildi. Avrupa Birliği, Orban’ı yakın takibe alırken Budapeşte’yi ‘AB fonlarını kesmekle’ tehdit etti. ALTI PARTİNİN ADAYI
2022 seçimlerinde ise altı muhalefet partisi; Demokratik Koalisyon, Jobbik, Momentum, Macaristan Sosyalist Partisi, Macaristan Yeşiller Parti ve Macaristan için Diyalog Partisi’nin çatı oluşumu ‘Macaristan için Birlik’ tek bir adayla seçimlere katılma kararı aldı. Aşırı sağdan yeşillere kadar geniş bir siyasi yelpazeyi kapsayan bu koalisyon seçimlere Orban gibi muhafazakâr bir isim olan Peter Marki-Zay (49) ile katıldı. Dindar bir Katolik olan Marki-Zay yedi çocuk babasıydı, Kanada ve ABD’de çalışmıştı. Mühendis, ekonomist ve tarihçiydi. 2018 seçimlerinde Orban’ın kalelerinden Hodmezovasarhely’de belediye başkanlığını kazanmıştı. Muhalefetin umudu COVID salgını, yüzde 8.3’ye çıkan enflasyon, göç gibi konularda yorulan Orban iktidarını, Marki-Zay ile bitirmekti.
ANKETLER YANILDI
Marki-Zay, Orban’ı Ukrayna krizinde Rusya lideri Putin ile taraf olmakla suçlayarak AB ve NATO yanlısı bir politika vaat etti, bunun demokratik değerlerle illiberal demokrasi arasında bir seçim olacağı konusunu işledi. Anketlerde Orban’ın birkaç puan gerisindeydi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarihinde ikinci kez bir Avrupa ülkesindeki seçimleri ayrıntılı bir şekilde takip etme kararı alırken seçimlerin kazananı yine Orban oldu. Fidesz ve koalisyon ortağı KNDP yüzde 53 oy alırken, 199 sandalyeli parlamentoda üye sayısını 2 sandalye daha ekleyerek 135’e çıkardı. Toplam oyları yüzde 35’te kalan Macaristan için Birlik 56, aşırı sağcı Mi Hazank ise 7 sandalye kazandı.
SEÇİM BÖLGESİNDE BİLE KAYBETTİ
Muhalefetin adayı Peter Marki-Zay (49) kendi seçim bölgesinde bile kaybetti. Seçim sonrası “Bunun aşırı derecede adaletsiz bir mücadele olacağını biliyorduk. Fidesz’in kazandığına itiraz etmiyoruz. Ama bu seçimlerin demokratik ve adil olmadığını tartışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Viktor Orban ise “Muhtemelen Brüksel’den hatta belki de Ay’dan bile görülebilecek bir zafer elde ettiklerini” söyledi. Orban seçimlerde, Macar solu, uluslararası sol, Brüksel’deki bürokratlar, George Soros imparatorluğu, uluslararası medya ve hatta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenksi’ye karşı mücadele verdiklerini iddia etti.
Bağımsız medya kuruluşu Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün basın özgürlüğü listesinde Macaristan 92’nci sırada yer alıyor. Bağımsız medyanın büyük ölçüde baskı altına alındığı bir ortamda muhalefete de çok az konuşma imkânı tanındığı aktarılıyor.