Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu: Güvensiz bir tek okulumuz yoktur

Çavuşoğlu, deprem sonrasında okullarda yapılan çalışmalar ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin ekonomik sorunlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremi sonrasında son günlerde ada etrafından küçük ölçekli de olsa yaşanan depremlerle konu yeniden kamuoyunun gündemine geldi. Türkiye’deki deprem sonra ülkedeki okul binalarının durumunun ele alındığı ve gelinen aşamayla ilgili bilgiler paylaşan Çavuşoğlu, “160 okulumuz var. Mühendislerimiz ilk anda gözlemle verdiği kanata göre güvenli olmayan okulları boşalttık. Karot testi tarzı işlemler de yapıldı daha sonra. Bize mühendislerin ifade etiği bu bina ‘can güvenliği yoktur’ dediği tüm sınıfları boşalttık. Şu anda içinde çocuk olan güvensiz bir bina yoktur.” dedi.

“6 okulda tadilat devam ediyor”

Okullarda yapılan çalışmalar hakkında bilgiler paylaşan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Ülke genelinde 249 prefabrik sınıf, 90 civarı beton sınıf, 28 okulu tadilata aldık, 22’sini bitirdik 6 okulda daha tadilat devam ediyor. Bunun yanında 100 okulu da yine sağlam bir tadilattan geçirdik. Bir kısmının ihale süreci devam ediyor. İlk günden beri söyledim, bizim bu okulları tamamen iyileştirmemiz 3 yıldır. İlk yıl gözlemler yapıldı, 1 yıldır güçlendirmeler ve tadiller yapılıyor. Deprem açısından tüm okullar elden geçiyor. Testleri devam eden binalar boş olarak tutuluyor. Okullarla ilgili çalışmalar zaten devam ediyor. Yeni okullar yapma ya da eskiyi yıkıp yeni yapma işlerimiz var. 4 yılda 23 yeni okul yapıldı. Eylül ayına kadar 3 okul daha yapacağız. Çağlayan’ı da Elçilik yapacak. Toplamda 27 yeni okul olmuş olacak. Bizim açımızdan birinci sırada can güvenliği, ikinci sırada eğitim gelir. Biz siyaset yapmıyoruz, siyaseti sendikalar yapıyor. Roller değişti.”

Prefabrik sınıfların 2 yıl sonra sınıf yerine başka amaçlar için kullanılacağı bilgisini paylaşan Çavuşoğlu, “Prefabrik sınıflar yine bu okullarda olacak, kimisi depo, spor odası, atölye, kafeterya olacak. Atılmayacak bu yapılar. Bir kısmı gençlik kampı için kullanılacak.” dedi.

“Birçok sorunu tarihe gömdük”

Çavuşoğlu bakanlığı süresince birçok sorunu tarihe gömdüklerini belirterek, mevcut sorunları da çözerek yollarına devam ettiklerini vurguladı:

“Kronik sorunların tümünü çözüyoruz. Okullarda internet yoktu, iklimlendirme yoktu, bunları tarihe gömdük. Ya da okulda kağıt yoktur, temizlik malzemesi yoktur gibi söylemleri tarihe gömdük. 2 yıl içerisinde güvensiz okul söylemini, 2,5 yılda kalabalık sınıf söylemini, eğitim süresinin kısa olduğu söylemlerini tarihe gömeceğiz.”

“VYK’daki arkadaşlar da rüzgara kapılıyor”

Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin ekonomik durumuna ilişkin konuşan Bakan Çavuşoğlu, DAÜ’yü siyasetin bu hale getirmediğini belirterek, siyasi atama olarak üniversitede bulunan Vakıf Yöneticiler Kurulu (VYK) üyelerine de göndermede bulundu:

   “DAÜ’nün maalesef ekonomik anlamda göstere göstere gelmiş bir süreci var. Bizim DAÜ’ye olan sevgimiz, akademisyenlere olan sempatimiz ve oradaki örgütlü yapıya duyduğumuz saygıdan dolayı genel itibarıyla, DAÜ’nün tellerinin içerisine siyaset sokulmamış. Hep konuşulan ‘siyaset mahvetti’ yaklaşımıdır. Oysa DAÜ’yü siyaset mahvetmedi. Siyaseti DAÜ sınırlarının içine sokmamaya çalıştılar. Ben bunu söylediğimde aslında diyecekler ki VYK’yı siyaset atıyor. Maalesef bu da doğru olmakla birlikte VYK’ya atadığımız arkadaşlar da oranın rüzgarına kapılıyorlar ve “burası DAÜ’dür, burası özerktir” diyorlar.”

Çavuşoğlu, yıllarca kıdem tazminatları için ayrılması gereken fon için para ayrılmadığını, vergi ödemesi için bütçede gözüken kalemlerdeki vergilerin devlete ödenmediğini, emekli kişiler için ayrılması gereken fona para ayrılmadığından şikayet ederek, “Burada aslında ayrılması gereken ve planlanan bu paralar yıllar içerisinde hepsi maaş olarak çalışanlara ödenmiş.” şeklinde konuştu.

“DAÜ’de ekonomik tedbir almak, fedakarlık yapmak gerekti”

2019 yılında tekrar Eğitim Bakanı görevine getirildiğinde DAÜ’nün bilançolarını isteğini anımsatan Nazım Çavuşoğlu, “Gelir giderleri gördüm ve dedim ki, ‘Bu DAÜ, bu şekilde giderse batacak. Ekonomik tedbir almak, fedakarlık yapmak lazım..’ Hemen banan ‘pis ellerini DAÜ’den çek’ gibi bir sürü söylemde bulundular. Akıldan, gerçekten yoksun tavırlar sergilediler. Bir taraftan bütçede gizledikleri bir sürü rakam vardı, diğer taraftan mevduattaki paradan eksilen çekilip giderlerin içerisine gelirmiş gibi dahil ediliyordu. Oysa o kıdem tazminatlarının karşılığıydı.” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, “Vergiler bütçede gözüyor, ama bir kuruş vergi ödenmiyor. Böyle bir keşmekeşin içinde bütün uyarılarımıza rağmen VYK ve rektörlük bunu anlayamadı. Sendikalarla başlayan bir görüşme süreciyle aslında sendikaların tabloyu benim önüme koymalarından fayda gördüm. Sonra görüşmeler başladı, dediler ki ‘emekliler çalışamaz’ bunu yapın yaptık. ‘sigortayı üstlenin’ dediler üstlendik. ‘250 milyon verin’ dediler verdik. Hiç biri yetmedi. Kıdem tazminatıyla ilgili kendilerine kefil olduk, ödedik ki o borçtan kurtulalım. Her türlü desteği verdik fakat garip olan ilk zamanlarda yaptığımız görüşmelerde sendikalar diyordu ki, biz bu adımı atacağız ama eş zamanlı hükümette bu adımı atacak. Hükümet söylediği her şeyi yaptı, kabul etmediği bazı açılımları da kabul etti. Ama sendika, VYK, rektörlük toplu olarak DAÜ tarafı tasarruf anlamında bize söz verdikleri konuların yüzde 80’ini henüz daha yapmadılar.” dedi.

250 milyonluk tartışma

Çavuşoğlu, “DAÜ bütçesi için 1 milyar 160 milyonluk talebimizi ortaya koyduğumuz tasarruf tedbirlerinden elde edeceğiniz gelirden düşerek, bütçeye koyalım dedim. 1 milyar 160 milyon’dan 250 milyon vaad ettiler bize. 910 milyon kendilerine bütçeye koyduk.” ifadeleriyle sözlerine devam eden Bakan, şunları söyledi:

“Bunu ortaya koyduktan sonra feryat etmeye başladılar, ‘yapmayalım, bu kadar parayı kesmeyelim’.. yani şunu dediler aslında ‘biz sizi ikna etmek için 250 milyon tasarruf edeceğimizi söyledik ama biz bunu edemeyeceğiz’.. Neden edemeyecekler, çünkü bize daha önce emeklilikten tasarruf etmeleri gereken paranın 350 milyon olduğunu söylerken iş ciddiye bindiğinde para çıktı 150 milyona. Ben iddia ediyorum ki 150 milyon da tasarruf etmeyecekler. Devlet bir kör kuyuya kaynak aktarır gibi para aktaramaz oraya. O yüzden DAÜ bize söz verdiği protokolde yer alan her şeyi yapmak zorundadır. O yüzden tekrar söylüyorum. El uzatana el uzatılır.”