TÜSİAD Silikon Vadisi Network Başkanı Ayşegül İldeniz, Türkiye’nin katma değerli üretim konusunda benzer ülkelerin performansına ulaşması gerektiğini söyledi.
Bloomberg HT’de Üst Düzey programına katılan İldeniz, Türkiye’nin teknolojik kapasitesi ve teknolojideki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İldeniz’in öne çıkan ifadeleri şunlar oldu:
Silikon Vadisi’ne gitmeme iş olanakları sebep oldu diyebiliriz. Reddedemeyeceğim şahane bir fikirle geldiler bana. Bugün kullandığımız bazı teknolojilerin temel taşlarını oluşturduk 10 küsür yıl önce. Silikon Vadisi, ilginç bir yer. Tam artık ‘Buranın büyüsü bitti, artık buradan bir şey olmayacak’ dendiğinde yine tekrardan bir şey bulunuyor ve 1 numara oluyor. Kovid sırasında herkes birbirine bakıyordu bundan sonra ne gelecek diye, yapay zeka koskoca bir göktaşı gibi ortamıza düştü. Ve şimdi hepimiz yapay zeka ile evriliyoruz.
Pozitif ve negatif yönleriyle yapay zeka
Yapay zeka uzun yıllardır üstünde çalıştığımız bir şey. Ama son kullanıcı ile buluşması 1-2 yıllık bir şey. Birden bire karşımıza çıktı ve dedi ki bundan sonra yazacağın kelimeyi biliyorum. Dünya yapay zekayı öğrendiği müddetçe çok ilginç uygulamalar karşımıza çıkacak. Büyük bir olasılıkla hayatımızı kolaylaştıracak. Şu anda yapay zekaya çok zor bilimsel problemleri çözdürüyoruz mesela yeni hastalıklara ilaç geliştirebilmek için farklı moleküler yapılar denetiyoruz, normalde bir ilaç şirketinin 9 yıl boyunca araştıracağı bir şeyi bir yıl içinde ortaya çıkarabiliyoruz. Mesela iklim konusunda da çözülmesi zor konuları çözdürme kapasitesine sahip yapay zeka çünkü çok büyük verileri çok hızlı bir zaman içinde insan kapasitesinin çok üzerinde bir kapasiteyle işlem yapabiliyor.
Negatif yönü işsizliğe neden olabilir. Yapay zekalı robotlarla bu çok olası, bizim de birçok sanayileşmiş şirketimiz robotları kullanıyor fabrikalarda. Ama insanlarla birlikte kullanıyor robotları yani insanların hep müdahale etmesi lazım. Tabii işsizlik olursa sosyolojik problemler ortaya çıkabilir o kadar insanla ne yapacağız? İkincisi de benim de en korktuğun şeylerden biri dijital uçurum olayı. Dijital teknolojiyi kullanabilen toplumlar ve kullanamayanlar, ben bu ayrımı gördüm ve yaşadım. Bu ayrım yapay zeka ile çok ekstrem bir hale gelebilir. Yapay zeka maliyetli de olduğu için herkes bu teknolojiyi getiremeyebilir.
Türk şirketlerinin yapay zeka kullanımı ne düzeyde?
Çok kullanan ve az kullanan şirketler var. Şu anda Türkiye’nin büyük şirketleri bu konuda yeteneklerini hızla artırıyorlar. Bunu bilen insanları bünyelerine alıyorlar veya yetiştirmeye çalışıyorlar. Bu arada veri konusunu analiz edebilecek ve anlayabilecek insan da az. Fakat burada çok hızlı bir yarış var ve bizim de bu yarışa koşarak girmemiz lazım. Aslında şirket olarak değil Ülkesel bir stratejiyle buraya girmemiz lazım.
Önceden bizim ülkemizde bilgisayar penetrasyonu yüzde 5 civarındaydı, sonra Türkiye hızla ilerledi. Şimdi o arada katma değer yaratma oranımız düştü yani şu anda katma değerli teknolojiyi kullanan üretimimizin oranı yüzde 3 civarında. Bunu yüzde 12 yapmamız lazım, yüzde 18 yapmamız lazım.
Türkiye nasıl daha inovatif olabilir?
İnovasyon Endeksi bir toplumun inovatifliği, onun ne kadar üretken olduğunu, öncü olduğunu, katma değerinin ne kadar hızlı olduğunu ve insanlarının ne kadar iyi eğitimli olduğunu gösterir. Biz eskiden 50’li rakamlardaydık şimdi 30’lu rakamlardayız. Bu inovasyon endeksinde İsviçre hep bir numaradır bakın Amerika değil. Neden çünkü üniversitelere ve bilime olan konsantrasyonları yüksek ama bir de oradaki Ar-Ge’den çıkan fikri haklar İsviçre’de bir numara, yani onu alıp kullanabilme yeteneği. Onun için çok ilerdeler.
Biz Türkiye olarak 30.sıradayız. Bizde esas eksik burada girişim sermayesi ve girişim yapan gençlerin şirketlerinin biraraya gelmesi ve o bilimin çıktısını alıp şirkete çevirip o şirketi kurabilmek için para bulması. O parayla da harika bir ürün üretip o ürünün de milyonlarca insanın kullanabilmesi lazım. Önemli olan bu zincirdeki bütün halkaları bir araya getirmek. O bilimi alıp ürüne çeviren gençler ve startup’lar önemli.
Finansmanda da girişim sermayesi ile bir fon oluşturulması ve o fonun da çok riskli yatırımlara açık olması önemli. Ekonomide ne kadar güven olursa böyle riskli yatırımlara da güven artar.
Teknolojide yetenek açığı
Dünya’da bugün her yıl 3,5 milyon bilişimciye ihtiyaç var. Globalde mevcut çalışanların yüzde 60’ı önümüzdeki 10 yıl içinde hangi yeteneğe sahip olması gerektiğini de bilmiyor. Türkiye’de yılda 7 bin bilişimci yetiştiriyoruz biz ama bu yeterli bir rakam değil. Çin 5 milyon yetiştiriyor, Hindistan da 2,5 milyon yetiştiriyor her yıl. Yetenek açığı problemi global bir problem sadece Türkiye’ye özgü değil. Ama doğru adımları atarsak yani bilişim ve teknolojiden anlayan çocukları yetiştirirsek harika oluruz.