Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi 3’üncü Ön Eleme Turu rövanş maçında sahasında Lille’i konuk etti. Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’nde oynanan mücadelede İspanyol hakem Jose Maria Sanchez düdük çaldı. Sanchez’in yardımcılıklarını Inigo Prieto ve Juan Lopez Mir yaptı.
90+1’DE GOLÜ BULDUK AMA…
Fenerbahçe mücadelenin ilk yarısında bulduğu pozisyonlardan sonuç alamadı ve soyunma odasına 0-0’lık eşitlikle gidildi. Sarı-lacivertli ekip aradığı golü 90+1’inci dakikada Bafode Diakite’nin ters vuruşu ile bularak skoru 1-0 yaptı. Karşılaşmanın 90 dakikası 1-0 sona erdi ve uzatma bölümüne geçildi.
UZATMALARDA YIKILDIK
Uzatma devresinin ilk bölümünde gol sesi çıkmadı. 109’uncu dakikada Lille, Aissa Mandi’nin İrfan Can Kahveci’ye yaptığı müdahalenin ardından 10 kişi kaldı. Fransız ekibi, 118’inci dakikada Jonathan David’in penaltıdan kaydettiği gol ile durumu 1-1’e getirdi. Karşılaşmanın 120 dakikası 1-1 eşitlikle sona erdi. Fransa’da oynanan ilk maçı 2-1 kazanan Lille, play-off turuna yükselen ekip oldu. Fenerbahçe ise UEFA Avrupa Ligi’nde devam edecek.
MOURINHO: ROMA-SEVİLLA FİNALİNİ İZLEMEYE DAVET EDİYORUM
Bu maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho açıklamalarda bulundu. Oyuncularıyla gurur duyduğunu belirten Jose Mourinho, “Ben her zaman dürüst biriyimdir. Oyuncularımla gurur duyuyorum. Bugün takım olarak her şeyi yaptık. Maç içinde oyuncularım farklı şartlara uyum sağladı. 3-4 tane net pozisyon kaçırdık. Bugün sadece 1 takım kazanmayı hak etti, diğer takım ise maçı kazandı. Ekonomik anlamda kaybettik. Şampiyonlar Ligi bu konuda önemli bir destek. Şampiyonlar Ligi’ni kazanmazdık ve finale ulaşamazdık. Belki birkaç büyük takımı yenebilirdik. Biz Avrupa Ligi’nde çok iyi işler yapabiliriz ama eğer. Şimdi Süper Lig maçımıza odaklanacağız ve Avrupa Ligi kurasını bekleyeceğiz. Bugün Fred ve Ferdi gibi iki tane yaratıcı oyuncumuz yoktu. 1 tanesinin olmaması bile zor ama 2 tanesinin olmaması çok zor. Eğer ile ilgili cümlemin devamını merak ediyorsanız Roma – Sevilla finalini izlemeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı. Kendisinin Şampiyonlar Ligi’nde olmayı tercih edeceğini ancak Avrupa Ligi’nde şansları olduğunu aktaran Mourinho, “Ben bir profesyonelim ve buraya yardım etmek için geldim. Beni değil kulübümüz, oyuncularımız ve taraftarlarımız için beni etkiliyor. Ben Şampiyonlar Ligi’nde yer almak isterdim ama Avrupa Ligi’nde şansımız var. Çekişme anlamında Avrupa Ligi daha iyi” sözlerini sarf etti.
Spor yazarları da Fenerbahçe’nin uzatmalarda yediği golle UEFA Şampiyonlar Ligi’ne veda ettiği Lille karşılaşmasını bugün kaleme aldıkları köşe yazılarında değerlendirdi. İşte o çok konuşulacak yazılar;
FENERBAHÇE DİREKTEN DÖNDÜ – FAİK ÇETİNER
Fenerbahçe’de ilk 11 açıklandığında Ferdi Kadıoğlu şoku yaşanıyordu. Takımın en formda ayağı sakatlanmıştı. Mourinho onu yerine Oosterwolde’yi monte etmiş, Osayi, İrfan Can Kahveci ve En Nesyri’yi kulübeye atmıştı. Niye? İlk 45 dakika Lille geriden garanti paslarla çıktı, ani ataklar kovaladı. Fenerbahçe’nin öndeki 3’lüsü (Maximin, Dzeko, Tadiç) rakip defansı baskıyla rahatsız edemeyince Fransız ekibi çok sıkıntıya düşmedi. Maçın ilk dakikasında Tadiç’in sağdan ortasını Dzeko kafayla dışarı değil, çerçeveye yollasa, çok farklı bir ilk yarı seyredecektik. İlk 45 dakikada Szymanski ve Mert Hakan’ın kaleyi bulan sert şutlarının rakip kaleci (Chevalier)tarafından kurtarılışı şansızlıktı. Portekizli hoca devre arası hamle yapmayı sevmiyor. İkinci yarı Fenerbahçe en azından önde baskıyı artırdı. Gol gelmeyince hamleler geldi. Önce En Nesyri ve Osayi oyuna girdi. (Takımın hücum gücü arttı) Dzeko sahada kaldı. Çift santrafor ile gol gelmeyince hamleler devam etti. Mourinho önce İrfan Can, (onsuz olmuyor) sonra da Cenk Tosun’u sahaya sürdü.
YAZIK OLDU…
Maç gitti gidiyor derken, uzatma dakikalarında gelen golle hem sahadakiler hem de tribündekiler çoştu. Uzatma dakikalarına moralli başladık. Osayi ve İrfan Can’ın kanat atakları ile pozisyonlar bulan Fenerbahçe gerçekten şansız bir uzatma devresi yaşadı. Rakip 10 kişi kalmasına rağmen Oosterwolde’nin eline çarpan top VAR’a takılınca İspanyol hakem penaltıyı verdi ve rakip turu yakaladı. Osayi’nin ve son dakikada Cenk Tosun’un direkten dönen topları Fenerbahçe adına inanılmaz şansızlıktı. Lille elenmiyecek bir takım değildi. Fenerbahçe için direkten döndü diyebiliriz. Maçı izleyenler gördü ki Fenerbahçe’ye gerçekten yazık oldu.
BU MAÇ ZOR ÖTESİ Mİ? – CEM DİZDAR
Her açıdan ilginç bir ilk devre… Topla yarıya yarıya fazla oynayan (35’e 65) Lille, ancak görüntüde etkin olduğu varsayılan Fenerbahçe! Neden varsayılan diyorum, çünkü biri hariç Lille kalecisi Lucas Chevalier’in kurtarışları daha çok doğrudan tuttuğu, yere gelen vuruşlardı. İstatistiklerin ‘büyük şans’ olarak nitelediği duruma en yakın tek pozisyon ise yine Lille’den geldi. Topla oynama oranına göre ise orantı tersti! Fenerbahçe 8, Lille ise 4 orta yapmıştı.
CAN HAVLİYLE OYUN
Rakip sakin, temkinli, antrene ettiklerini uygulamaya çalışıyordu. Geriden topla güvenle çıkarken çoğunlukla Fenerbahçe takımını koparıp, orta sahada verimli alanlar buldularsa da ceza sahası içinde etkisizdi. İlk devrenin genel gidişatı maçın son 30 dakikadaki planlamaya bağlı olarak tempo ve pozisyon kazanacağıydı… Bu da esasen ‘can havli’yle oynama anlamına gelecekti ki, bu risk demekti. Lille topu gezdirdikçe top peşinde koşan Fenerbahçe’nin ağır ağır oyundan düşeceği tahmin edilebilirdi.
LİLLE TOPU BIRAKTI
Jose Mourinho önce 63’te öne Youssef En-Nesyri’yi gönderdi. Ardından Bruno Genesio 80’de iki oyuncu değiştirip oyununu bozunca o zamana dek elinde tuttuğu topu bırakıverdi. Hâl böyle olunca 85’te Cenk Tosun’u da oyuna gönderdi Mourinho. Ve nihayet taç atışından golü bulup maçı uzattı Fenerbahçe… Ancak maçın belki de en iyi oyuncusu Jaden Osterwolde’nin dengesinin bozulduğu anda eline gelen top nedeniyle Fenerbahçe yolculuğuna Avrupa Ligi’nde devam etmek zorunda kaldı. Şimdi düşünelim, diyelim ki Mourinho haklı ve Türkiye Ligi zor bir lig… Peki bu maçı nasıl tanımlayacağız? Zor ötesi olarak mı?
MOURİNHO TAKIMI OLMAK – SERKAN AKCAN
Mourinho, Lille’e karşı merkezde İsmail ve Mert Hakan’ı kullandı, Tadiç’i sağda, Szymanski’yi forvet arkasında konumlandırdı. Bu tercihlere karşın topa Lille sahip oldu ama Fenerbahçe topun kıymetini bildi, oyunun inisiyatifini elinden hiç bırakmadı.
ÇİFT FORVETLİ OYUN
İkinci yarının başında Fenerbahçe yüksek tempoya çıkmayı deniyordu. Ne var ki, kale arkasından Lille kalecisine atılan bir cisim sebebiyle oyun tıpkı Sevilla maçında olduğu gibi dakikalarca durdu, Fenerbahçe temposunu yitirdi, Lille nefes aldı. Üzerine oyuncu bazlı fiziksel düşüşler de gelince Mourinho 63’te Mert Hakan’ı çıkarıp En Nesyri’yi alarak Dzeko ile önde iki santrforlu oyuna döndü. Oyunu kurarken Oosterwolde’yi sol içe devirerek sol stopere dönüştüren Portekizli hoca, Samuel ile Mert Müldür’ü değiştirerek hem Mert’in sarı kart riskini sıfırlamış hem de Osayi’nin forvet karakterinden faydalanmış oldu.
BİRAZ DA ŞANS GEREK
Maximin’in enerjisi tükenmeye yakın olduğundan Fenerbahçe’nin soldan top getirirken zorlanması ve merkezden çıkarken gözlerin Tadiç’i araması İrfan Can’ı çoktan çağırıyordu aslında. Fenerbahçe 76’dan sonra bu sezon sıklıkla oynayacağı güçlü, rakibi kalesine iten Kadıköy oyununun pratiğini yaptı. Solda Tadiç, sağda İrfan Can ve önde iki uzun santrforla baskımetreyi kıracak seviyelere çıktı. Nitekim gol, ceza sahasına uzun atılan bir taçın rakibe çarparak ağlara gitmesiyle gelmiş olsa da o şans golünü yaratan Fenerbahçe’nin kurduğu baskıydı. Fenerbahçe, Lille’e karşı bir dakika bile geri adım atmadı, seriyi uzatmaya götürecek karakteri de sahaya koydu. Ama biraz da futbol şansı gerek. Fenerbahçe artık Avrupa Ligi’nden ilerleyecek. Avrupa’da başarı için Mourinho’ya sahip bir takım olmak yetmez, Mourinho takımı olmak gerekir.
‘MOURİNHO EFEKTİ’ YETMEDİ – ERCAN GÜVEN (MİLLİYET)
İşin açıkçası Lille’in ne oynayacağını, neler yapabileceğini hepimiz Fenerbahçe planlarından daha iyi biliyorduk maç başladığında. Müthiş hızlı, atletik, dikine oynayan bir rakipti Lille ve gol atmak zorundaki Fenerbahçe için sayısız tehlikeler yaratabilirdi. Set oyununda pek yoktu ama, ön alan presini kırdığında “tutmayın Lille’i”! Peki Fenerbahçe?.. Bir kere Ferdi yoktu takımda. Resmi açıklama bacak kasında çekme olduğu idi ama muhtemelen transferi bitmişti. İnanılmaz fakat Ferdi’li sol arkada boşluk yaratmamak için Mourinho’nun kestiğini iddia edip Hoca’nın üstün zekasına kanıt yapmaya bile çalışanlar vardı o sırada. İfrat ve tefritte son nokta!
Hemen her atağını Maximin üzerinden başlatıp Maximin’in hızına ayak uydurarak o sırada Lille ceza sahasına kim yetişmişse onunla skor alma planı vardı Fenerbahçe’nin. Bu yüzden Dzeko’dan daha az yararlanmayı bile göze almıştı. Maç, kaç periyod sürdü hesaplamak zor. Çok iyi başladı Fenerbahçe, ardından bir süre geniş ve riskli oynasa da adeta bunaltan rakibe teslim etti üstünlüğü. İlk yarıyı yarıladığında 5 şut atmış rakibin kalesine sadece bir şutu olan Fenerbahçe 15 dakika içinde rakibin şutunu pozisyonunu katladı. Çünkü her kontranın kontrasını yaratabiliyordu Maximin’e yollanan toplarla. Açıkçası ilk yarıda bile tura yetecek kadar pozisyon buldu Fenerbahçe…
İkinci yarıya Dzeko’yu çıkarmadan En Nesyri’yi alan Mourinho’nun rakip kalede kafa hakimiyeti istediği belli oldu. Ancak hiçbir şey değişmedi. Fenerbahçe merkezi Maximin, Dzeko da dahil yorgunluk belirtileri göstermeye başlayınca İrfan Can’ı alıp sağa yerleştirdi Mourinho ve Tadic’i sola çekti. Fenerbahçe uzun topa döndü. Bitmeye çeyrek saat kala. Osayi’nin direkten dönen topu gösterdi ki, zaman tükense bile Fenerbahçe’nin turu geçme şansı bitmemişti. Daha sırada “Mourinho efekti” vardı. Maç bitmek üzere ve Fenerbahçe elenmek üzereyken Mourinho Cenk Tosun ile birlikte üç santrfora dönmekle kalmamış oyunun içine girmiş, gole adeta “telepatik” olarak katılmıştı! Bedenen değilse bile ruhen rakip ceza alanında, Çağlar ile Dzeko arasındaydı sanki. İlginç adam Mourinho; golden saniyeler sonra bir an sahaya, sevince ilgisini kesti ve bir parmağı ile şakağına dokunarak kendi zekasını kutladı.
Maçın uzatmaları gerçekten dramatikdi… Lille on kişi, Fenerbahçe’nin iştahı ise kursağında kaldı. Safralardan kurtulmuş gibi daha baskılı oynadı Lille… Bu baskı sırasında Oosterwolde’nin eline çarptı ve penaltı kazandı rakip. Defacto olarak turu atlamış duruma geçti. Cenk’in kafası da direkten dönünce Şampiyonlar Ligi ihtimaline veda Fenerbahçe’dendi. Ne dersiniz: bir gün önce bunu da tercih eden Mourinho.
MİLİMETRELERLE KAYIP GİDENLER – HALİL ÖZER (MİLLİYET)
Tam bir şampiyonlar Ligi maçı izledik. İnanılmaz bir mücadele, her şeylerini ortaya koşan futbolcular… Fenerbahçe’ye hakkım helaldir. Bir futbolsever olarak eleştireceğim hiçbir şey yok. 120 dakika inanılmaz bir direniş gösterdiler. Tam bu iş tamam dediğimiz anda, yani rakip 10 kişi kaldığı anda milimetrik bir penaltıya kurban gitti. İşte klasik Fenerbahçe kadersizliği, şanssızlığı. İlk yarı Fenerbahçe o kadar çok kaçırdı ki, daha ilk saniyeler içinde Dzeko ile neredeyse gol kazanıyordu. Sağ kanatta görev alan Tadic’in bu yarıda üç net asisti heba edildi. Demek ki iyi futbolcular her yerde oynayabiliyor. Maximin’in sol kanattan geliştirdiği ataklar Lille takımının savunma dengesini alt üst etti. Ancak son vuruş bir türlü gelmedi. Fenerbahçe bu yarıda rakibine sadece tek bir pozisyon verdi.
İkinci yarı ya herru ya merru maçıydı. Mou her türlü riski aldı. Korkaklığın hoca meziyeti olmadığını gösterdi. Gözü dönmüş değişiklikler yaptı. Meyvesini de aldı. Ancak Lille takımında öyle bir kaleci var ki yakında onu milli takımda görürsek şaşırmayın. Djiku’nun şutu öyle kolay çıkacak bir top değil. Ama adam çıkardı. Hiç olmayacak toplar gol olmazken son dakikada attığımız gol tribünleri de eski günlerine döndürdü. Maç uzatmaya gidince Mou kontrolü tekrar eline aldı ve orta alanı destekledi. Şunu söylemeliyim ki İsmail ve Szymanski kaç ciğerle oynadı bilemiyorum. Ancak kendimize en güvendiğimiz anda çok gereksiz pozisyonda penaltı golünü yedik. Jayden’in eline değip değmediği ilk anda belli değil. Ancak top oyuna döndükten dakikalar sonra VAR bile ancak görebildi. Değdi mi değdi. Milimetrik bir değme. Bu değme ile elenmek ancak Fenerbahçe’ye yakışırdı.
Yine pozisyon buldu Fenerbahçe. Cenk’in topu bir milim aşağıya gitse yine maçı penaltılara götürüyorduk. Ama olmadı. Bu takımın kısmeti her şekilde kapalı. Yok o çakra bir türlü açılmıyor. Dedim ya Fenerbahçeli futbolculara şu maçta elendi diye kimse bir şey söyleyemez. Ben uzun zamandır Fenerbahçe’nin bu kadar üst düzey oynadığı bir maçı hatırlamıyorum. Sadece Fred ve Ferdi eksikliği çok önemli. Ama yerlerine oynayan futbolcular mücadele anlamında onları aratmadılar. Tabii ki bu iki oyuncu ile kalite biraz düşüyor o da ayrı. Mou’nun ise ne olduğunu her geçen hafta görmeye başlıyoruz. Şunu son söz olarak yazayım. Fenerbahçe kendi liginde bu futbolunun yüzde 50’sini oynasın kimse tutamaz. UEFA Kupası’nda da sürprize hazır olun.
FAUL VE KART STANDARDI YOKTU – DENİZ ÇOBAN
Maçın İspanyol hakemi Sanches tecrübesi sayesinde karşılaşma boyunca kontrolü elinde bulundurdu. Oyun sürekli kontrolü altındaydı. Fakat maçın başında faul ve kart standardı hiç yoktu. Faul olmayan pozisyonlarda faul düdüğü çaldığı oldu. Faul olan bazı pozisyonları da devam ettirdi. Mert Müldür’e yapılan sarı kartlık faule kart çıkartmazken, Djiku’nun net şekilde topla oynadığı pozisyona hem faul çalıp hem de kart çıkarttı. Buna benzer, bu seviyeye yakışmayacak kararları oldu.
İkinci yarı itibarıyla daha standart kararlar vermeye başladı. Uzatma dakikalarında Mandi’ye çıkan kırmızı kart doğruydu. İrfan Can’a acımasız bir hareketi vardı. Maçın sonlarında aleyhimize VAR yardımıyla çalınan penaltıda hakemler hata yapmadı. Oosterwolde sol kolunu genişlettiği için penaltıya sebebiyet vermiş oldu.