Ermenistan – Türkiye maçı sonrası Ulusal Grup teknik yöneticisi Stefan Kuntz’a Hırvatistan uyarısı: İntihar olur…

Ermenistan – Türkiye maçı sonrası Ulusal Ekip teknik yöneticisi Stefan Kuntz’a Hırvatistan uyarısı: İntihar olur…
A Ulusal Grubumuz, EURO 2024 Elemeleri D Grubu’ndaki birinci maçında Ermenistan’ı deplasmanda 2-1 mağlup etti. Maçın başında 1-0 geriye düşen, güç da olsa geri dönmesini bilen Milliler’in bu galibiyetini ve Hırvatistan maçı öncesi son durumu Hürriyet muharrirleri Banu Yelkovan ve Uğur Meleke köşe yazılarında kıymetlendirdi.

A Ulusal Futbol Kadrosu, EURO 2024 Elemeleri D Grubu’ndaki birinci maçında deplasmanda Ermenistan’ın konuğu oldu. Başşehir Erivan’da oynanan çabayı Ay-yıldızlılar 2-1’lik skorla kazandı.

Karşılaşmanın 10. dakikasında Ozan Kabak’ın kendi kalesine attığı golle Ermenistan öne geçti. Dakikalar 34’ü gösterdiğinde sahneye Orkun Kökçü çıktı ve ceza alanı dışından attığı şık golle skora istikrar getirdi. Oyuna ikinci yarıda dahil olan Kerem Aktürkoğlu ise 64. dakikada kaydettiği golle durumu 2-1 yaptı.

Kalan kısımda öbür gol olmadı ve A Ulusal Grup, elemelere 3 puanla başladı. Kümenin ikinci haftasında Ulusallar, Hırvatistan’ı ağırlayacak. Ermenistan ise deplasmanda Galler ile karşılaşacak.

HIRVATİSTAN İLE GALLER 1-1 BERABERE KALDI

Milli Ekibimizin kümesindeki öbür maçta Hırvatistan ile Galler 1-1 berabere kaldı. Hırvatistan’ın uzun müddet önde götürdüğü maçta Galler puanı uzatma dakikalarında aldı.

Hürriyet müellifleri Banu Yelkovan ve Uğur Meleke, Ermenistan maçındaki oyunla ilgili ve Hırvatistan maçı öncesi kanılarını köşe yazılarında aktardı.

BAKU YELKOVAN: 3 PUANLA BAŞLAMAK HOŞ ANCAK…

Uluslar Ligi’nde Lüksemburg ve Faroe karşısında yaşadığımız puan kayıpları hafızalarda ziyadesiyle tazeyken daha 10.dakikada Ozan Kabak’ın ayağından kendi kalemize attığımız ve tarihe Ermenistan’ın Türkiye karşısında kaydettiği birinci gol olarak geçen gol, herkeste bilhassa maç öncesi doğum gününü kutlayan oyuncunun kendisinde tam bir soğuk duş tesiri yarattı.

iLK YARIM SAAT düzgün DEĞiLDiK

Erken yenen golün tesiri midir yoksa çok dostça olmayan bir ortamda, sıkı güvenlik tedbirleri altında ve ulusal marşımız ıslıklanarak geçen bir seremoni sonrasında maça ahenk sağlamanın zorluğundan mı bilinmez, birinci yarıda bilhassa birinci yarım saatte hiç âlâ bir izlenim vermedik.

Maça yalnızca skor olarak değil, oyun olarak da istikrarın gelmesi için, golü attığı 34.dakikaya kadar da kadronun en güzeli olan Feyenoord kaptanı Orkun Kökçü’nün yerden sert bir vuruşla kaleyi bulan şutunu beklememiz gerekti. Ulusal ekibimiz maçın rastgele bir anında çok üstün gözükmese de Kerem Aktürkoğlu’nun girişiyle oyuna yükünü koydu ve ikinci gol de Enes’in pasında Kerem’in uzun dripling sonrası attığı hoş plasesiyle geldi.

FUTBOL KALiTESiNi ARTIRMAK ŞART

Oleksandr Petrakov’un gelişi sonrasında büsbütün gençleşme ve yenilenme atağına giren Ermenistan tek tek baktığımızda ulusal ekibimize denk bir takıma sahip olmasa da istatistiklerde ve pas sayılarında çok gerimizde kalsalar da bilhassa sol kanadımızı çok aktif kullanan 23 yaşındaki Tiknizyan başta, genel olarak düzgün bir oyun ortaya kaldılar. Avrupa Elemeleri’ne galibiyetle başlamak kıymetli lakin futbol kalitesini artırmamız kaide.

UĞUR MELEKE: BURSA’DA ORTA SAHAYI KAYBETMEMELİYİZ

Türkiye, Şenes Erzik, Sepp Piontek ve Fatih Terim liderliğinde 90’larda büyük bir futbol atılımı gerçekleştirmiş, Euro’96 elemelerine beşinci torbadan girmesine karşın turnuvaya direkt bilet kazanmayı başarmıştı. Stefan Kuntz, Türk futbolunun o dönüşümünün yakın şahitlerindendi. 1995-96 döneminde Muhteşem Lig’de Beşiktaş formasıyla gösterdiği âlâ performans onu Almanya ulusal ekibine taşımış, orada da ekibiyle şampiyonluk yaşamıştı.

90’LARIN ORTASINDAKi TÜRKiYE ARTIK YOK

Ancak Kuntz’un şunu unutmaması gerek: Türkiye, 90’ların ortasındaki Türkiye değil artık. Son çeyrek yüzyılda 6 büyük turnuvaya katıldık, iki yarı final, bir çeyrek final yaptık. Beşinci torbadan dörde, oradan ikiye, hatta bir orta birinci torbaya kadar tırmandık. Şu anda yeniden dördüncü torbadayız lakin buraya ilişkin değiliz.

Zira futbolcu takımımız, Avrupa’nın en kaliteli dokuzuncu takımı. Kuntz’un idaresindeki Türkiye şu ana kadar neredeyse tüm ölüm-kalım maçlarında ölmeyi başardı! Elemelerdeki en kritik maçımızda içeride Norveç’ten çalışılmış bir duran top golü yedik. Play-offta Portekiz’e karşı (daha evvel hiç denemediğimiz) üçlü savunmayla alana çıktık. Berkan’ı sol kanat bekte kullandık. Bu kritik maçları kazanamazsanız büyük turnuvalara gidemezsiniz. Gidemedik aslında.

iLK 11’iMiZi GÖRÜNCE ÜZÜLDÜM

Dün bizim 10’da birimiz pahasında olan, FIFA sıralamasında 50 basamak altımızdaki Ermenistan deplasmanına konservatif bir 11’le çıkınca üzüldüm bir Türk sporsever olarak. Birinci 45 dakikada ikinci-üçüncü bölge geçişini yapamadık, Ermenilere solumuzdan üç büyük fırsat verdik ve büyük kadro davranışı sergileyemedik alanda.

Ancak ikinci yarıda alandan bir stoper eksiltip 4-3-3’e dönünce, Salih Özcan ve Kerem’in girişiyle ilişkilerde muvaffakiyet yüzdemizi artırınca kalitemizi bir ölçü daha yansıttık alana. Bu dönüşüm de galibiyete yetti aslında. Lakin salı günü içeride Hırvatistan’ı yenmek istiyorsak bir hususta yanılgı lüksümüz yok:

Dünyanın en âlâ orta saha tertiplerinden birine sahip Hırvatlar’a karşı iki orta alanla çıkamayız. Bursa’da üçlü savunma ve iki merkez oyuncu intihar olur.