CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, ‘ Mavi Vatan‘ tezini her daim savunmaya devam edeceklerini söyleyerek, ” Türkiye‘nin çıkarlarının savunmak yerine bakıyorsunuz ‘masal’ diyerek ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi ülkenin menfaatlerini savunmak için değil, Türkiye‘nin karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir” dedi.
‘MİLLETİN SOFRASINA DAHA FAZLA OTURACAĞIZ’
Erdoğan, kendilerinin her gün yeniden doğarak, kendilerini yenileyerek ve millete olan aşklarını her daim büyüterek bu yolda azim ve kararlılıkla yürüdüklerini ifade ederek şöyle konuştu:
“Biz her işte hayır olduğuna inanan bir kadroyuz. İlk etapta bize şer gibi görünen nice hadisenin daha sonra hayra tebdil olduğunu bizzat yaşayarak gördük. Bu sürecin de partimiz ve hareketimiz için yeni kapıların açılmasına vesile olacağından asla şüphe duymuyoruz. Siyasetin dalgalı denizinde gelgitler olabilir. Bunların tamamı geçicidir, dönemseldir. Asıl olan milletle gönül bağını muhafaza etmektir. Asıl olan 85 milyonun umudu olmayı sürdürebilmektir. Biz milletle irtibatımızı kurduğumuz ve güçlendirdiğimiz müddetçe ‘o bunu yapmış, onun arkasında şunlar varmış’ bunların hiçbiri bizi yolumuzdan alıkoyamaz. AK Parti olarak AK Partili kadrolar olarak yapmamız gereken bellidir; daha fazla gönül kazanacağız, milletin sofrasına daha fazla oturacağız, sokakta, pazarda, çarşıda, iyi ve kötü gününde vatandaşımızın her zaman yanında olacağız. Milletin dertlerine derman olmak, sorunlarına çözüm bulmak için samimi çaba harcayacağız. İl başkanlığı, il binasının 4 duvarı arasına sıkışıp kalınarak yerine getirilecek bir görev değildir. Belediye Başkanlığı sadece günlük rutin takip edilerek yapılacak bir vazife değildir. AK Parti çatısı altında ülkeye ve millete hizmet mücadelesine girişmiş her bir kardeşim sahada olmak, milletle iç içe olmak mecburiyetindedir. Burada oluşacak en küçük bir zafiyetin sadece o ilimize ve ilçemize değil topyekün AK Parti ailesine zarar verdiğini lütfen unutmayın. Siz yol ve dava arkadaşlarımın tamamından sorumluluklarınızı bu hassasiyetle ifa etmenizi beklediğimin altını çizerek vurgulamak istiyorum.”
‘SOMALİ TEZKERESİNE HAYIR DEDİLER’
Erdoğan, muhalefetin millete ve milletin meselelerine nasıl baktığını, kendilerini fildişi kulelerine nasıl hapsettiklerini gördüklerini ifade ederek, “Son 22 yılda birkaç istisna hariç milletin gerçek gündemi ile aynı hizada bir türlü konumlanamadılar. Terörle mücadeleden ülkemizin hak ve çıkarlarının savunulmasına kadar milli meselelerin tamamında çok büyük savrulmalar yaşadılar. Biz PKK’nın Suriye uzantılarıyla mücadele ederken CHP’li milletvekilleri ellerinde çantalarla ülke ülke dolaşıyor, PKK’lı canileri ‘çiçek çocuklar’ diyerek aklamaya çalışıyordu. Biz FETÖ’cü alçakların kurumlarına karşı tedbir alırken CHP’li yöneticiler destek açıklaması yapıyordu. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’ı özgürlüğe kavuşturma mücadelemizde en sert eleştiriyi yine CHP yönetiminden aldık. Ermenilerin asılsız iddialarını gündeme taşıyanlar yine bunlardı. Libya meselesinde de aynı vahim durumla karşılaştık. ‘Türk askerinin Libya’da ne işi var?’ korosunun assolisti CHP ve dönemin CHP genel başkanıydı. Açlık ve terörle boğuşan Somali’ye yardıma koşarken de karşımızda yine CHP zihniyetini bulduk. Türkiye‘nin Afrika’daki varlığından rahatsız olan sömürgecilerin tezleri ile bizi hedef aldılar, hükümetimizi eleştirdiler. Son olarak geçtiğimiz hafta demli ortaklarıyla beraber mecliste Somali tezkeresine ‘hayır’ dediler” diye konuştu.
‘MAVİ VATAN TEZİNİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Erdoğan, muhalefete yönelik eleştirilerine devam ederek, “7 Ekim’den beri Gazze’de devam eden soykırım konusunda Hamas’ı şeytanlaştırma üzerine kurulu nasıl bir dil tutturduklarını hepimiz biliyoruz. Filistin direnişine terör yaftası vurmakta gösterdikleri mahareti maalesef İsrail’in vahşi katliamlarına tepki vermekte gösteremediler. Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarımızdan Rusya-Ukrayna savaşındaki dengeli tutumumuza kadar her konuda aynı yalpalamalara şahit olduk. Şimdi benzer bir basiretsizliği ‘ Mavi Vatan‘ konusunda görüyoruz. Türkiye‘nin çıkarlarını savunmak yerine bakıyorsunuz ‘masal’ diyerek ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi ülkenin menfaatlerini savunmak için değil, Türkiye‘nin karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir. Türkiye aleyhine bu tezleri Meclis kürsüsünden dillendirmek ne zamandan beri CHP’nin görevi oldu? CHP, milletle ve milletin menfaatleri ile aynı yerde durma erdemini bir kez olsun sergileyemeyecek mi? CHP’nin Türkiye ile ve Türkiye’nin çıkarları ile alıp veremediği nedir? İktidara muhalefet etmek ayrıdır, Türkiye’nin rakiplerine lojistik destek sağlamak ayrıdır. Bakınız biz CHP’den her konuda bizimle aynı düşüncede, aynı sayfada yer almasını asla beklemiyoruz. Böyle bir derdimiz yok. Sadece milli meselelerde yerli ve milli bir duruş bekliyoruz. CHP yönetimi böyle konularda eğer katkı sunmayı beceremiyorsa bari bu tarz talihsiz açıklamalarla ülkemize zarar vermesin. Gölge etmesinler yeter, biz onlardan başka ihsan istemiyoruz. ‘ Mavi Vatan‘ tezini her daim savunmaya devam edeceğiz. Vatanımızın ayrılmaz bir parçası olan Mavi Vatan’ımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız. Bunu böyle bilsinler. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz” dedi.
‘BEKAMIZA SAHİP ÇIKTIK’
Erdoğan, 2 bin 200 yıldan fazla devlet geleneği olan, devlet aklı olan bir millet olduklarına işaret ederek, “Hadiselere bakarken başkaları gibi sadece 50-100 yıllık birikimle değil, binlerce yıllık köklü tecrübenin merceğinden bakıyoruz. Planlarımızı buna göre şekillendiriyoruz. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Hamlelerimizi buna göre tayin ediyoruz. Bizim çizgimiz, karakterimiz bellidir. Biz başına vurunca ekmeği alınan bir ülke değiliz. Tarihimizin hiçbir döneminde de böyle olmadık. Ne başkalarının hakkına el uzatırız ne birilerine hakkımızı yediririz. Kardeşlerimizi de en zor günlerinde yalnız ve çaresiz bırakmayız. Uluslararası hukuk çerçevesinde Libya’da bunu yaptık. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’da bunu yaptık. Suriye’den topraklarımıza saldırı olduğunda bunu yaptık. Irak’taki bölücü terör yuvalarına karşı bunu yaptık. Hakkımıza sahip çıktık. Kardeşlerimize sahip çıktık. Bekamıza sahip çıktık. Tehditler karşısında ülkemizin ve milletimizin güvenliğini garantiye aldık. Gerilimi körükleyen değil, bölgesinde ve ötesinde barışı istikrarlı sükuneti savunan taraf olduk” diye konuştu.