“Beşiktaş kalenin önüne otobüs çekmenin bedelini ödedi”

“Beşiktaş kalenin önüne otobüs çekmenin bedelini ödedi”
Süper Lig’in ikinci haftası geride kalırken Futbol Kurulu’nda Uğur Meleke, Güntekin Onay, Fırat Aydınus ve Mehmet Arslan haftanın gelişmelerini kıymetlendirdi.

Beşiktaş’ın Alanyaspor ile 3-3 berabere kaldığı maçı kıymetlendiren Fırat Aydınus, “İsmael ikinci yarı 5’li savunmaya geçerken, üstüne gelecek ve art alanı boş bırakacak bir ekibe karşı ayağında top tutacak oyuncuları düşünmemesi kabul edilemez. Sorun yalnızca 3’lü ya da 4’lü savunma değil. Ana meşakkat mantalite. 3-1 öne geçtiği maçta bir oyuncu eksildi diye 46’dan itibaren endişeye yenik düşmesi. Kalenin önüne otobüs çekme zihniyeti ve dehşetin ecele yararının olmadığı gerçeği.” dedi.

1- Kendi meskeninde Giresun’a yenilen G.Saray’da tenkit oklarının bir kısmı savunma göbeğinde, bir kısmıysa santrforda. Sizce sorun nerede?

UĞUR MELEKE: STOPERDE VE ATAKTA SORUN VAR

Galatasaray’ın birinci 2 hafta sonunda 2 temel sorunu ortaya çıktı: Birincisi, stoper rotasyonları dar. Tandemleri alternatifsiz. Transferde amaçlardan biri stoper olacaktır muhtemelen. İkincisi de atakta çoğalamamaları. Durum üretimi beklenen düzeyde değil. Sıkıntıyı yalnızca santrfor üzerinden okumak gerçek olmaz, 3. bölgeye daima gelen, atak sürekliliği sağlayan bir Galatasaray da yok şimdi. Kerem-Yunus’a da bir alternatif yaratamadılar. Kerem’in de anlamsız bir mutsuzluğu var. Yüzü daima asık. Santrfor da oynayabilen bir kanat oyuncusu bulmaları gerekiyor.

MEHMET ARSLAN: BiREYSEL YETENEĞE MAHKUM

Galatasaray sahiden kaliteli destekler yaptı. Lakin kadro olamama sorunu derinleşmiş bir kadroya o destekler de tahlil olamıyor. Bir oyun ideolojisi ve karakteri ortaya çıkamıyor. 1-2 oyuncunun ferdî yeteneklerine bel bağlamış bir ekip çıkıyor ortaya. Bu durumda üretme yetenekleri kısıtlı, kişisel tahlil arayan bir Galatasaray izletiyor bize. Halbuki sorun daha derin ve bunun tahlili için çok sabra ve çalışmaya muhtaçlığı var Galatasaray’ın.

FIRAT AYDINUS: ÖNCE SAVUNMAYI SAĞLAMA ALACAKSIN

Dries Mertens ve Lucas Torreira’nın alışma mühletini atlattıktan sonra katacağı gücü daha net göreceğiz. Seferovic birinci 2 hafta beklentilerin altında kalsa da şimdi grup oyununun oturmamasından ötürü direkt eleştirmek yanlış olur. Öncelikli destek katiyen savunma göbeğine olmalı. Bu bölgedeki sorun iki maçta da kendini gösterdi. Marcao’nun Sevilla’ya gidişinin akabinde savunma sarsıldı. Bir ekibin en uyumlu sınırı savunma olmak zorundadır. Savunma alışkanlık gerektirir, gözü kapalı nerede olduğunu bilmek demektir. Şu anda Galatasaray’ın savunmasında alışkanlık olan tek nokta Abdülkerim’in hazırlık maçlarından bu yana süregelen yanlışları.

GÜNTEKiN ONAY: YETERiNCE ÜRETKEN DEĞiL

Galatasaray istediği presi nitelikli bir formda yapamadı. Okan Hoca daha yüksek tempo, ağır baskı ve akıcı bir pas oyununun formüllerini bulmalı. 2 maçtır gol yollarında kâfi üretkenliğe ulaşamayan bir Galatasaray izliyoruz. Kerem’in kişisel oyunu, Emre Akbaba’nın sakinliği ve Haris Seferovic’in az topla buluşması bu durumun temel nedenleri. Kanat beklerinin ofansif katkısı da yetersiz.

2- Alanya’ya 3-0’dan puan veren Beşiktaş’ta İsmael’in 2. yarıdaki oyuncu ve sistem değişiklikleri çok eleştirildi. Siz nasıl buldunuz İsmael’i?

FIRAT AYDINUS: iKiNCi YARIDA YAPILAN DEĞiŞiKLiKLER HATALIYDI

İsmael’in maça başlarken N’Koudou, Salih, Ghezzal’li tercihi ne kadar doğruysa ikinci yarı skoru müdafaa dileği ile yapılan üç değişiklik bir o kadar kusurluydu. 5’li savunmaya geçerken üstüne gelecek ve art alanı boş bırakacak bir gruba karşı ayağında top tutacak Salih ile birlikte N’Koudou, Muleka üzere ayakları düşünmemesi kabul edilemezdi. Sorun yalnızca 3’lü ya da 4’lü savunma oyunu değil. Ana badire mantalite. 3-1 öne geçtiği bir maçta bir oyuncu eksildi diye 46’dan itibaren endişeye yenik düşmesi. Kalenin önüne otobüs çekme zihniyeti ve dehşetin ecele yararının olmadığı gerçeği.

GÜNTEKiN ONAY: BEŞiKTAŞ TARiHiNDE BU TÜRLÜ BiR 45 DAKiKA YOKTUR

İlk 30 dakikadaki Beşiktaş’ı çok beğendim. Lakin 10 kişi kaldıktan sonra İsmael’in düzgün oynayan ve 3 gole imza atan 3 oyuncusunu birden çıkarıp son derece radikal bir atakla 2 stoper ve Boyd’u oyuna alarak 5-3-1’e dönmesi siyah beyazlıların 2’nci yarının tamamını mahkum oynamasına yol açtı. Herhalde Beşiktaş tarihinde %84 rakibin topla oynadığı bir 45 dakika yoktur. Hakem Yasin Kol’un yanlışlı kararları Beşiktaş’ı sıkıntı duruma düşürse de İsmael’in oyuna yaptığı müdahaleler siyah beyazlı takımı kendi ceza alanına mahkum etti.

UĞUR MELEKE: BÜYÜK KADRO 11’E 10 KALSA BiLE BU KADAR MAHKUM OYNAMAMALI

Bence tek problem skorun 3-0’dan 3-3’e gelmesi değil. Maç kaybedebilirsiniz, puan yitirebilirsiniz, bunlar futbolda olağan şeyler. Lakin Beşiktaş’ın maçın ikinci yarısında topla oynama oranı yüzde 16… Koca ikinci 45’te isabetli pas sayısı yalnızca 34. İşte bu istatistikler, bu hal tasa verici. Türkiye’de bir büyük ekip 11’e 10 da kalsa, bu kadar mahkum futbol oynamamalı. Beşiktaş’ın genetiği her durumda büyük kadro üzere davranmayı gerektirir. Ve İsmael’in o Beşiktaş genine sahip olmadığını düşünüyorum.

MEHMET ARSLAN: 3-0’I KORUYAMAMAK BiR EKİP VE TEKNiK ADAMLIK FiYASKOSUDUR

Liverpool-Milan Şampiyonlar Ligi finalini anımsadım. 3-0’dan maç vermek dramatik bir son bir grup için. Hakem vs. üzere mazeretlerin ardına saklanmak bu sonucu açıklamak için kafayı kuma sokmak üzere olur. 3-0’ı koruyamamak bir ekip ve teknik adamlık fiyaskosudur. Fakat bunun için İsmael’e, “Sen teknik yönetici falan değilsin” demek de haksızlıktır.

3- Kasımpaşa önünde elde edilen 6-0’lık galibiyet ve oyun, Austria Wien eşleşmesi için ne kadar umut veriyor? Fenerbahçe artık hazır mı?

MEHMET ARSLAN: FENERBAHÇE BU LiGiN 2 BAYERN’i OLMA YOLUNDA

Abartılı bulacaksınız biliyorum lakin Fenerbahçe bu ligin, Bayern Münih’i olma yolunda süratle ilerliyor. Kasımpaşa deplasmanını bir hazırlık maçı havasına çevirdiler. Yetenekli ve kaliteli futbolcular, kaliteli bir hoca ile çalışıyor. Eksikleri var fakat örneğin G.Saray üzere kişisel yeteneklere değil, kendi oyun ideolojisi ve karakterine sahipler. Bu ideolojiyi ferdi yeteneklerle gösteriye çevirdiler bu hafta. Bu tıp maçları ziyadesiyle yaşatacak bize Fenerbahçe.

UĞUR MELEKE: JESUS’UN GEÇEN DÖNEMİN HAFIZASINA BAŞVURMASI OLUMLU

Elbette 75 dakikası 11’e 10 oynanan bir maçın sağlıklı tahlilini yapmak kolay değil. Lakin F.Bahçe’de birtakım olumlu gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. En değerlisi de geçen dönemi muvaffakiyetle tamamlamış omurganın direksiyona geçmesi: Kaleci Altay, savunma başkanı Szalai, merkezde Zajc ve atak önderi Valencia bir omurga. Jesus’un Kasımpaşa maçında geçen dönemin hafızasına başvurması mantıklı. O hafızanın olağan koşullarda mütevazı sayılabilecek Austria Wien eşleşmesine de yetmesi gerek.

FIRAT AYDINUS: 6-0’LIK SKOR UMARIM FENERBAHÇE’Yi YANILTMAZ

Her geçen maç F.Bahçe’nin daha uygun oyuna gerçek gittiğinin sinyalleri aşikar lakin rakibin gücünden bağımsız olarak kendi istikrarını yakalamak için vakte gereksinim var. 6-0 büyük moral olsa da Austira Wien maçı öncesi umarım F.Bahçe’yi yanıltmaz. Emre Mor, Joshua King, Valencia üzere oyuncuların 10 kişi kalmış zayıf bir Kasımpaşa defansına karşı gösterdikleri performans doğal. Wien maçında ise Lincoln ve Zajc’ın performansları daha kıymet taşıyacak. Arda alanda olursa fark yaratacağına inananlardanım. Avrupa treninin kaçmaması hem ülke puanı hem de F.Bahçe ismine değerli. Wien’in liginde formsuz performansı da başka yandan umut verici.

GÜNTEKiN ONAY: MORAL VE ÖZGÜVEN AÇISINDAN Değerli BiR MAÇ KAZANDI

Fenerbahçe yarım düzine gol attı ve en az attığı kadar da kaçırdı. Bu maç sarı lacivertliler için moral ve özgüven açısından kıymetliydi. Lakin ne derece ölçü olmalı, onu ilerleyen haftalarda göreceğiz. Jorge Jesus çok tecrübeli bir teknik adam ve ayakları da yere sağlam basıyor. Fenerbahçe daha da gelişecektir lakin değerli olan bir takım istikrarı yakalaması.

4- Süper Lig’de 5 tane 0-0 ve 1 tane 0-0 biten maç vardı. Hakem tartışmaları ve çokça duran oyun da başrolde. Sizin değerlendirmeniz nedir?

UĞUR MELEKE: BiR ELiNDE DÜDÜK, BiR ELiNDE KARTLA MAÇI yönetim ETTi

İlk 2 iki haftanın sonunda maalesef Harika Lig, mevsim normallerine dönüyor üzere. Evvelki hafta Fenerbahçe-Ümraniye maçı brüt 101, netse yalnızca 41 dakika oynanmıştı. Bu hafta da Alanyaspor-Beşiktaş maçında Yasin Kol 60 dakikada tam 30 faul düdüğü çaldı. Bir elinde düdük, bir elinde sarı kartla denetim etmeye çalıştı karşılaşmayı daima. Ligin en büyük sorunu maalesef bu. Ekran başında 2 saat kalıp zorlukla 45-50 dakika futbol seyretmemiz. Hayatımızdan her maç akşamı 1 saatin çalınması.

FIRAT AYDINUS: iYi OYNAMASA DA KAZANMA ALIŞKANLIĞINI SÜRDÜRÜYOR

Takımların rakiplerini tanımaya, sistemlerini oturtmaya çalışması ve ortalarındaki makasın daralması kısır sonuçları doğurdu. Lakin şu var ki lig ortalamasının üstünde gollü maçlar da oldu. Hakem kararları ve oyunun durması konusundaki handikaplara sanırım dönem boyunca şahit olacağız. Nwakaeme ayrıldı, Hamsik oynamıyor ve Visca sakat. Trabzonspor geçen sezonki coşku ve dileğini gösteremiyor olsa da istikrarını ve disiplinini koruyor. Bu sayede de 2’de 2 yapmayı başardılar. Çok güzel oyun sergilemese de kazanma alışkanlığını sürdürmeyi başardı.

MEHMET ARSLAN: BU LiGDE HER HAFTA SÜRPRiZ BiR KADRO VE SONUÇ ORTAYA ÇIKAR

Oyunun sık sık durması, hakemlerin en küçük temasa düdük çalması, alandaki sakatlık sahtekarı futbolcuların bolluğu, bu ligin neden 150 milyon dolardan daha fazla bedel kazanamadığının bir göstergesi. “Süper Lig’i tanımla” deseler bu 3 cümle kâfi. Neyse… 2. hafta oynanan maçlar bize bu ligde çabucak her hafta sürpriz bir sonucun ve ekibin ortaya çıkacağını gösterdi. Ümraniyespor geçtiğimiz hafta o ekipti. Bu hafta da Giresunspor bunu başardı. Haftaya hangi grup bunu başaracak merak ediyorum.

GÜNTEKiN ONAY: HER iKiLi UĞRAŞTA FAUL VERiLiYOR, YERE YATAN KALKMIYOR

Maçlarda tempo genel olarak düşük. Oyun çok sık duruyor ve hakemler çabucak hemen her ikili çabada yanlışsız yahut yanlış faul düdüğü çalıyor. Yere yatan futbolcu kalkmıyor. Hür vuruş ve duran topların kullanılmasında da çok vakit kaybı yaşanıyor.