‘Annesinin’ doğurmadığı kızı en büyük mirasa konmuştu… Ne skandallar yarattı, yine de bağırlarına bastılar… İyi ki doğdun, iyi ki bize gelin oldun!
Bundan üç yıl önce bütün dünya, yarım asrı aşkın bir süredir tahtta oturan Kraliçe 2. Elizabeth’in cenaze törenine tanıklık etti. Öyle bir çırpıda olup bitmeyen bu törende çok dikkat çeken bir ayrıntı vardı. Elizabeth’in, dokuz ay karnında taşıyıp dünyaya getirdiği dört çocuğu büyük bir metanet içinde tek damla gözyaşı dökmeden son yolculuğuna uğurladılar annelerini. Elbette onların da içi yanıyordu, sonuç olarak anne acısı kimse için hafif değildir. Yine de bir aile geleneği olarak gözyaşlarını kapalı kapılar ardında akıttılar.
Ama bir kişi vardı ki o ne kraliyet ailesinin kurallarını dinledi ne de bütün dünyanın ona odaklanmasını umursadı. Kalbindeki büyük acı yüzüne kazınmıştı sanki, ağladığını da kimseden saklamadı.
Aileyi yakından bilenler ya da kişisel olarak tanıyanlar için de çok normaldi bu durum. Çünkü üzerine yönelmiş meraklı bakışlara hiç aldırmayan o kadının gözyaşları boşuna değildi. Kendi öz annesini yıllar önce kaybetmiş, yarattığı skandallara rağmen kendisini bağrına basan Kraliçe Elizabeth’i onun yerine koyup ona “anne” bile demişti. Sevgisi de karşılıksız değildi.
AİLENİN EN SEVİLEN GELİNİ… TABİİ Kİ KATE İLE BİRLİKTE
O cenaze töreninde bütün dikkatleri üzerine çeken bu kişi Kraliçe’nin en küçük oğlu Prens Edward’ın karısı Sophie Rhys Jones idi… Ya da o dönemdeki unvanıyla Wessex Kontesi Sophie…