Bu haftanın en önemli gündemi Esad rejiminin son bulması, Esad kaçtı’mı kaçmadı’mı, bilmemem ama
Suriyede’ki 53 yıllık kanlı Esad rejimi artık bitti diyebiliriz.
Şimdi Ortadoğu yeniden şekillenecek gibi duruyor, ama en önemlisi Suriyeliler tekrar ülkelerine
dönebilecek. Demekki neymiş her devrin bir sonu varmış..
Haliyle bundan sonra neler olup neler yaşanacak hep birlikte göreceğiz.
***
Gelelim bizim patates konumuza, malum ithal ettiğimiz patatesler daha ambarda yerini ısıtmadan direk
tüketici ile kavuştu. Toprak Ürünleri Kurumumuzu Kutlarım, vatandaşı ucuz patates ile buluşturduğu için.
Elbette bizim yerli patatesimiz gibi değil ama bizimki de nazlı gelin gibi başlık parasını yüksek tutmaya
devam ediyor.
Çünkü arz ve talep dengesi konusu bir türlü çözülemedi.
Çünkü talebe göre üretim yapılmadı veya yapılamadı, belki de teşvik edilmedi.
Üretimden koptuğumuz veya yeterince üretim yapamadığımız sürece ithal ederek, ürüne ulaşmamız
kaçınılmaz olur.
***
Günlerdir konuşulan ve bizlerin de zaman zaman köşesine taşıdığı ve aslında hiç de istemediğimiz
deprem meselesi gelip kapımıza dayandı mı acaba.
Meseleyi yakından takip ediyorum, Kıbrıs’ın güneyinden geçen fay hattı konusu günlerdir konuşuluyor ve
bu durumu bizler yeterince ciddiye almıyoruz gibi duruyor.
Neden mi bu konuyu yine açtım, çünkü kaç gündür Akdenizde yani yanıbaşımızda büyüklü küçüklü çok
sayıda depremler oluyor. Bu depremler artçılar mı öncüler mi bilemem ama yaşananların sıkıntılı bir hal
aldığı aşikardır.
Nitekim bana göre bilirkişi konumunda ki Naci Görür hocamızın “Kıbrıs’ın Güneyinden geçen fay
sisteminin 8 civarında depremler üretebileceği” görüşü ortada dururken, sizleri bilemem ama beni
tedirgin etti doğrusu.
Allah korusun korumasına da bizler de önlemlerimizi alalım derim.
***
Malum her yıl 7- 17 Aralık tarihleri arasında Mevlana değerlerini yaymak için Mevlana Haftası olarak
kutlanmaktadır.
Mevlana Celaleddin-i Rumi 1207-1273 yılları arasında yaşamış bir İslam alimidir. Celaleddin Muhammed
Belhi ve Rûmî olarak da bilinir. Mutassavvıf bir şair olarak ünlenmiştir. Eserlerinin temel konusu ilahi aşk
vasıtasıyla insan hayatını anlamlandırmaktır.
Mevlana, insanların arasındaki dini, etnik veya sosyal farklılıklara rağmen birbirlerini anlaması ve sevmesi
gerektiğini savunur.
İçsel Yolculuk ve Ruhani Gelişim: Mevlana’nın öğretileri, insanın içsel yolculuğunu ve ruhani gelişimini
vurgular.
İnsanın kendi iç dünyasını keşfetmesi ve Allah ile birleşme sürecinde ilerlemesi gerektiğini öne sürer.
Sevgi ve Hoşgörü: Mevlana, öğretilerinde sevgi ve hoşgörünün önemine vurgu yapar, Allah’a ulaşmanın
yolu sevgi ve hoşgörüden geçer ve insanlar arasında ayrım yapmadan herkesi sevmeyi öğütler.
Teslimiyet ve Tevekkül: Mevlana, hayatta karşılaşılan zorluklar karşısında teslimiyet ve tevekkülün
önemini vurgular. İnsanın Allah’a güvenerek her durumda teslim olması gerektiğini öğütler.
İlahi Aşk: Mevlana’nın öğretileri, ilahi aşkın insan hayatında merkezi bir yer tuttuğunu belirtir.
İlahi aşk, insanın Allah’a duyduğu derin ve içten bir sevgiyi ifade eder ve bu aşkın her şeyin ötesinde
olduğunu vurgular.
Hoşgörü ve Barış: Mevlana, farklı inanç ve kültürlere mensup insanlar arasında hoşgörü ve barışın
sağlanmasını teşvik eder. İnsanların birbirlerini anlaması ve kabul etmesi gerektiğini öğütler.
Ne güzel demiş Mevlana; Bir gün gelir, Açmaz dediğin çiçekler açar. Gitmez dediğin dertler gider. Bitmez
dediğin zaman geçer. Hayat öyle bir sır ki ; Önce şükür, Sonra sabır, Sonra da inanmak gerek..
Bugünlük de yazımızı Mevlânâ ile bitirelim.
Mevlana’yı Kendinize Rehber Kılın, Sağlıcakla Kalın…