Yeni bir haftaya ve aya başlarken,
Geçtiğimiz hafta vahşi kapitalizmin yeni trendi “Black Friday” yani indirimli ürün satışları vardı ve yurdum
insanı haklı olarak “Güney Kıbrıs” tarafına doğru adeta akın etti.
Gidenlerin oluşturduğu uzun kuyruklar, Metehan sınır kapısında çok ciddi izdiham yarattı. Tüm bunlar ne
için ? Elbette alacakları daha ucuz olduğu için. Çok söyledik ucuzlatın ki para diğer tarafa kaçmasın..
Ancak anlatamadık.!!!
Bizimkiler ne yaptı dersiniz, hepsi demiyorum ama bir çoğu önce ürün fiyatlarına bindirdi sonra da
indirdik dedi, ancak çok inandırıcı olamadıkları için yine bir çoğu iş yapamadı. Ve paralar güneye kaçtı.
Unutulan neydi dersiniz, artık dijitalleşen dünyamızda bilgi ve belgeye ulaşmak çok kolaydı. Yani kuzeyde
satılan herhangi bir ürünün aynısını güney tarafında daha ucuz olduğunun bilgisine ulaşım saniyeler
içinde karşınızdaydı.
Sonra ne mi oldu, bizim taraftakiler hep birlikte oturup Cem Karaca’nın “hep kahır hep kahır” şarkısını
dinleyip durdular.
Bıraktık adına “Black Friday” denen indirimli alışveriş gününü, diğer günler de böyle değilmidir zaten.
Maydonozunu dahi diğer taraftan alanları duydukça doğal olarak nereye gidiyoruz sorusunu sormadan
edemiyor insan.
Rum tarafı el ovuşturmaya devam ediyor eskiden bizim yaptığımız gibi, malum şimdi de 13. Maaşlara
gözlerini dikmiş durumdalar çünkü indirim günleri yeni yıla kadar devam edecek.
Bizde de patates 100 TL, elektrik desen dünyanın en pahalısı, soğuklar geliyor odun ile ısınmaya kalksan
onun da tonu 8 bin TL.
O yüzden biz pahalı kalmaya devam edelim imkanı olan da diğer taraftan alışverişini yapmaya devam
etsin.
Sonra hep beraber şarkı söyler kaderin böylesine diye feryat ederiz.
Mesele bundan ibaret.
***
Yine son günlerin diğer bir önemli konusu ise Trafik keşmekeşi ve tabi ki bitmek bilmeyen trafik kazaları.
Haftasonu yine ölümlü kazalar oldu ve bizler ders çıkarmak şöyle dursun adeta trafikte ölmek için yarış
içine girdik. Evet çok üzücü ama malesef durum budur arkadaşlar.
Yaya geçidinden geçenlere karşı zerrece tahamülümüz kalmadı, gerçi yaya geçitlerimiz de olması
gerektiği gibimi o da ayrı bir tartışma konusu. Çok söyledik çok yazdık ancak yine biz duyduk..!!
Mesela tarfikte ulaşım da büyü sorun oldu, bir yerden başka bir yere gitmek için saatler alan bir konu bu.
Örneğin 10 dk’lık bir yolu 45 dk ile 1 saat sürede gidiyorsanız burada bir sorun var demektir.
Artan trafik kazalarımız da cabası.
Trafikte yaşanan gerilimli saatler, sıkışan trafik nedeniyle salınan eksoz dumanının bizleri zehirlemesi de
var tabii. Sinir küpüne dönüşüm sonrası taşlı sopalı birbirini yaralayanlar mı istesiniz, birbiri ile sövüşerek
akrabalık kuranlar mı, her türlüsü var artık vatandaş çileden çıktı birkere.
Yolların artık yetersiz kalışı, artan araç sayısı tam bir keşmekeş.
Acil ve ivedi olarak al geçit üst geçit ve devamında çok ciddi trafik eğitimine ihtiyaç vardır.
Eğitim çünkü trafikte canı isteyen sağdan, canı istemeyen soldan giderken arkasına taktığı konvoydan
habersiz sürüşüne devam etmektedir.
Çembere gelince sağdan gelen mi yoksa soldan gelen mi önceliklidir diye bilmeden kafasına göre
takılanlar mı istersiniz.
Garantici olup da çemberden çıkmak için sağdan gelen aracın en az yüz metre mesafede olmasını
bekleyenler mi.
Trafikte kırmızıda geçenler, elinde telefonu ile mesajlaşanlar hatta sabah makyajını dikiz aynasına
bakarak yapanlar.
Çeşit çeşit, türlü türlü, model model, hepsinden var yollarımızda.
Helede yeşil yandığında aheste kürek çekenler en sevdiklerim, 3-4 araç anca geçer sonra yine kırmızı.
Doğal olarak trafik sıkışıyor.
Bir de kendini çok akıllı zanneden fırsatçılar var tabi, aniden önünüze atlayıp hiç birşey olamış gibi yoluna
devam edenler, siz durmak zorunda kaldığınız için arkanızdan vuranlar mı istersiniz. İşte o zaman trafik
tam kilit..
O yüzden evet, ışıklandırılmış yollar, alt geçitler üst geçitler hatta yonca kavşaklar olmalı ama yanında da
kesinlikle eğitim de şart be kardeşim..!!!
Kalın Sağlıcakla..