Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Sami Özuslu kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile basın özgürlüğü konusuna değindi. Özuslu “”Basın ve düşünce özgürlüğü düşmanı Tatar” başlığı ile kaleme aldığı yazısının tamamı şu şekilde;
Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar, sıklıkla yaptığı gibi, bir kez daha özgür basına karşı saldırıya geçti. Gazetecilikte ‘objektif haber, özgür yorum’ prensibinden bihaber olan Tatar, yorum yapanları sindirebileceğini zannederek ‘Başsavcılık ve hükümeti göreve çağırdığını’ duyurdu. Yani devletin gücünü basının karşısına dikebilmek için yeni bir hamle daha yaptı. Üstelik Cumhurbaşkanlığı makamından yaptırdığı resmi açıklamasında kendisini ‘basın özgürlüğü savunucusu’ da ilan etti!
Bizzat TV sahibi olduğu dönemlerde ve siyasi yaşamında elbette basınla ilgili hizmetleri yok sayılamaz. Ancak Tatar’ın medya ve siyaset kariyerinde, sırf düşünceleri ve yaptıkları yorumlar nedeniyle ötekileştirilen, işinden edilen gazeteciler de vardır.
Ersin Tatar, hiçbir sebep gösterilmeksizin Türkiye’ye sokulmayan Kıbrıslı Türk gazeteciler için tek bir girişim yapmayan, konuyu ağzına almaktan dahi korkan bir Cumhurbaşkanı olarak da tarihe geçmiştir.
Ersin Tatar, oturduğu makamı kullanarak, bugüne kadar çok sayıda gazeteci hakkında gerek Başsavcılık vasıtasıyla ceza davaları, gerekse avukatları vasıtasıyla tazminat davaları açmış bir kişidir.
Ersin Tatar, bundan iki yıl önce Ünal Üstel hükümetinin basın özgürlüğünü çok daha gerilere götürmeyi hedefleyen Ceza Yasası, Müfsidane Yayınlar Yasası ve Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası’na destek veren, yani ‘düşüncenin suç kabul edilmesi’ni isteyen bir siyasetçidir.
Kıbrıslı Türk gazetecilerin Türkiye mahkemelerinde ‘gıyabında’ yargılanıp hapis cezasına çarptırılmasına ses çıkarmayan, hatta muhtemelen gizli gizli ellerini ovuşturan da Ersin Tatar’ın ta kendisidir.
Bir heyetin ziyaretini izlemekte olan gazeteci arkadaşımızı polis zoruyla saraydan attıran da Tatar’dır.
Kendisinin Cumhurbaşkanı adaylığına itirazı olan kendi partisinden milletvekillerini ‘ikna etmek’ için askere ait Beyaz Ev’de tertiplenen ve dönemin TC Büyükelçisi ile en üst düzey askeri komutanının da yer aldığı o meşhur toplantıyla ilgili yorum yapan gazeteci arkadaşımızın 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasının müsebbibi de Ersin Tatar’dır.
Listeyi uzatmak mümkün, ancak işin özeti şu: Tatar’ın ‘özgürlükler karnesi’ kırık notlar ve hatta sıfırlarla doludur!
Öte yandan Başsavcılık ve hükümete ‘gereğini yapın’ mesajı verdiği açıklamasında Ersin Tatar manipülasyonlarla da kamu algısıyla oynamayı deniyor. Ancak bu çabası öylesine naif, basit ve başarısız oldu ki, kimsenin kale almadığı, sadece gülüp geçtiği bir konuda daha fazla nefes tüketmeyi lüzumsuz görüyorum.
Tatar dahil bütün makam sahipleri bilsin ki basın, düşünce ve ifade özgürlüğüklerine yönelik düşmanca tavırları karşısında meydan boş değildir!