İsrail-Hamas arasında başlayan savaşın ateşi günden güne Orta Doğu’yu sararken, Amerikan medyası İsrail’e beklenen saldırıyı başlatabilecek vekil gücü yazdı. Buna göre, misilleme bir işaret dahi olmadan gelebilir.
İsrail’in Gazze Şeridi’ni işgal ettiği savaşta 307’inci gün, İran ve bölgesel müttefikleriyle tüm Orta Doğu’ya yayılacak bir savaş korkusu tırmanıyor. Bölgedeki bütün gelişmeleri canlı blog sayfasına taşıyoruz.
CANLI AKTARIYORUZ
Times of Israel’e göre, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in bu hafta başında yaparak, İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını sağlamak için Gazze’deki tüm nüfusun aç bırakılmasının haklı olabileceğini savunan açıklama, ABD yönetimini ‘şoke etti’
ABD’li bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, gazeteye verdiği demeçte, “Bu yorumlar karşısında şoke olduk ve bu söylemin zararlı ve rahatsız edici olduğunu tekrarlıyoruz” dedi.
Yediot Ahronot gazetesinin haberine göre, İsrail, Filistin yönetimi adına topladığı vergi gelirlerinin Filistin yönetiminin Norveç’teki hesabına yatırılmasına ilişkin anlaşmayı iptal etti.
Bu kararı İsrail daraltılmış güvenlik kabinesinin aldığı ancak gizli kaldığı ifade edilen haberde, söz konusu kararın Norveç’in geçen mayıs ayında Filistin devletini tanıması gibi attığı adımlara karşı bir önlem olarak gerçekleştiği kaydedildi.
‘AVRUPA’DA İSRAİL’E EN ÇOK DÜŞMAN OLAN ÜLKE’
Habere göre, Filistin yönetimi adına topladığı vergi gelirlerinin transferini üstlenmesi için Norveç yerine başka bir ülkeyle anlaşma yapmayı planlayan İsrail, bu konuda İsviçre’yi ikna etmeye çalışıyor.
‘Norveç’in, Avrupa’da İsrail’e en çok düşman olan ülke’ olarak nitelendirildiği haberde, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın, Norveç’e karşı ek cezai tedbirler oluşturmak için çalıştığı ifade edilirken, sözü geçen tedbirlere ilişkin ayrıntılı bilgi verilmedi.
İsrail polisinin, aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu’nun oğlunun bulunduğu, gerekli koşulları karşılamayan isimlere diplomatik pasaport verildiği gerekçesiyle yürütülen soruşturmada, bakanlık ofisindeki bazı evraka el koyduğu bildirildi.
Kanal13’ün haberine göre, gizli soruşturma kapsamında polisin ilgili birimi, sabah saatlerinde Batı Kudüs’teki Dışişleri Bakanlığı binasındaki ofislere baskın düzenledi. Polis kaynakları, önceki Dışişleri Bakanı Dışişleri Bakanı Eli Cohen döneminde Yair Netanyahu ve Likud Partisi’nden yerel yöneticilere usulsüz diplomatik pasaport verildiği gerekçesiyle bazı dokümanlara el koyulduğunu paylaştı.
Polis sözcülüğü, konuyla ilgili gizli soruşturmanın birkaç hafta önce açıldığını duyurdu ancak soruşturmanın hangi isimleri kapsadığını açıklamadı.
Haaretz gazetesinin haberine göre, Başbakan’ın çocukları ancak 18 yaşına kadar diplomatik pasaport alabiliyor. İsrail Dışişleri Bakanlığı, mayıs ayında ‘ulusal güvenlik’ gerekçesiyle diplomatik pasaport alanların sadece yüzde 3’lük listesini yayınlamış, bunlar arasında Yair Netanyahu da yer alıyor.
SEFERBERLİĞE KATILMAYIP MIAMI’DE KALMIŞTI
Enerji Bakanlığı görevini sürdüren eski Dışişleri Bakanı Eli Cohen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, soruşturmaya tepki göstererek, ‘savaşın zirveye çıktığı dönemde, kişisel çıkarını düşünen tarafların pasaport konusunu kullanmaya çalıştığını ve bu konuda birçok yalan haber yapıldığını’ ileri sürdü. Yerel yöneticilerin diplomatik pasaportları alma hakkı bulunduğunu savunan Cohen, muhalefetteki Tel Aviv Belediye Başkanı’nın da Ocak ayında diplomatik pasaport aldığını ifade etti.
Haaretz gazetesi, Başbakan’ın oğlu Yair Netanyahu’ya usullere aykırı biçimde diplomatik pasaport çıkartıldığı iddiasını yakın zamanda ortaya atmıştı. Yair Netanyahu, 7 Ekim’de İsrail ordusunun seferberlik çağrısına katılmayıp Miami’de kalmaya devam etmesi, İsrail istihbaratının burada kendisine koruma sağlaması ve sosyal medyada tartışmalı paylaşımlarıyla İsrail basınında sıkça gündeme geliyor.
CNN International, İran’ın vekil güçlerinden Hizbullah’ın İran’da ‘bağımsız’ bir saldırı başlatmaya giderek daha fazla hazır göründüğünü yazdı. İsrail medyasının bildirdiği üzere, İsrailli yetkililer, önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi beklenen büyük saldırıyı ilk başlatacak olanın İran değil, Hizbullah olacağına giderek daha fazla inanıyor.
‘HİZBULLAH BAĞIMSIZ HAREKET ETMEYE HAZIR’
CNN International ise, konuyla ilgili istihbarata aşina iki kaynağa atıfta bulunarak, Hizbullah’ın, en üst düzey askeri komutanı Fuad Şükür’ün Beyrut’ta ve Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesinin ardından İsrail’e karşı beklenen İran misillemesinden ‘bağımsız’ şekilde hareket etmeye hazır göründüğünü yazdı.
Kaynaklardan biri, Hizbullah’ın önümüzdeki günlerde başlatmayı planladığı saldırıyı hazırlamada İran’dan daha hızlı hareket ettiğini kaydetti. CNN International’a göre, birden fazla yetkili İran’ın hala misilleme planlarını tartışıyor gibi göründüğünü söyledi. ABD’li bir askeri yetkili ise, Tahran’ın İsrail’e karşı büyük çaplı bir saldırı için beklenen hazırlıkların bir kısmını çoktan yaptığını belirtti.
‘SALDIRI İŞARET OLMADAN GELEBİLİR’
İkinci kaynak, İran’ın aksine Hizbullah’ın Lübnan’ın İsrail sınırında olması sebebiyle çok az veya hiçbir işaret olmadan bir saldırı başlatabileceğini aktardı. Kaynak, İran ve Lübnanlı vekilinin olası bir saldırıda işbirliği yapıp yapmayacaklarının belirsiz olduğunu ve bazı yetkililerin nasıl ilerleyecekleri konusunda aynı fikirde olmadıklarına inandıklarını da ekledi.
İSRAİL TELEVİZYONU: KIRMIZI ÇİZGİ OLACAK
Öte yandan, İsrail televizyonu Channel 12 kaynak gösterilmeden yaptığı bir haberde, İsrail’in hem Hizbullah’a hem de İran’a, üst düzey liderlerinin öldürülmesine yönelik vaat edilen misilleme sırasında İsrail’deki sivillere verilecek herhangi bir zararın ‘kırmızı çizgi’ olacağını ve bunun ‘orantısız bir tepkiye’ yol açacağını ilettiğini duyurdu.
GALLANT UYARDI
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ‘Hizbullah’ın İsrail’i İran’dan daha sert vurabileceği’ konusunda uyardı. Ayrıca, gerilimin ‘tam bir savaşa dönüşebileceğini’ belirterek, “Bu teorik değil, çok gerçek” dedi.
‘İRAN’IN ÇÖKÜŞÜNE YOL AÇABİLİR’
İsrail medyasına göre İran tarafında ise, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ülkenin dini lideri Ali Hamaney’den İsrail’e doğrudan bir saldırıdan kaçınmasını istedi, bir tırmanışın İsrail’in altyapı ve enerji hedeflerini harap etmesine ve ekonomiyi çökertmesine yol açabileceği konusunda uyardı.
İsimsiz kaynaklara dayandırılan haberde, Pezeşkian’ın Hamaney’e, bir savaşın vatandaşların rejime karşı hoşnutsuzluğunu derinleştirebileceğini ve hatta İran’ın çöküşüne yol açabileceğini söylediği belirtildi.
İsrailli emekli Tümgeneral Yitzhak Brik, İran ve Hizbullah’a yönelik herhangi bir önleyici saldırının İsrail ordusunun altından kalkamayacağı bölgesel bir savaşa yol açacağını belirterek, “Tel Aviv, ABD desteği olmadan buna giremez.” açıklamasında bulundu.
Brik, Kanal 12 televizyonunun internet sitesinde yayımlanan “İsrail, tamamen ABD’ye bağımlı olduğu bölgesel bir savaşa doğru hızla ilerliyor.” başlıklı yazı kaleme aldı.
Emekli Tümgeneral Brik, “Geçtiğimiz günlerde İsrail ordusu için endişe verici durumu henüz kavrayamayan bazı kişilerin, İran ve Hizbullah karşılık vermeden önleyici saldırı düzenlenmesi gerektiğini söylediğini duyduk. Ne yazık ki bu kişiler, Hizbullah ve İran’a yönelik herhangi bir önleyici saldırının derhal bölgesel bir savaşa yol açacağını hesaba katmıyorlar.” ifadelerini kullandı.
İsrail’in önleyici bir saldırı başlatması durumunda yerleşim yerleri, enerji santralleri, gaz istasyonları, endüstriyel alt yapı ve askeri üslerin her gün binlerce roket ve dron saldırısına uğrayacağını kaydeden Brik, “İsrail ordusunun kendi başına ne bölgesel bir savaşa yanıt verecek, ne ulusal alt yapısını savunacak ne de İran, Hizbullah ve vekillerini yenecek bir gücü var.” değerlendirmesinde bulundu.
İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Said İravani, Tel Aviv yönetiminin Gazze’deki saldırılarının kalıcı olarak durdurulması halinde Tahran’ın İsrail’e saldırı niyetinden vazgeçeceğine dair iddialara ilişkin, ülkesinin Gazze’deki işgalin sonlandırılmasını, İsrail’i cezalandırmayı ve bu ülkenin saldırılarının tekrarını önlemeye öncelik verdiğini söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde, Orta Doğu’da özellikle Lübnan ve İsrail sınır hattında artan gerilimi ele aldı.
Elysee Sarayından yapılan açıklamada, Macron ve Netanyahu’nun telefonda görüştüğü bildirildi. Açıklamada, Macron’un Fransa’nın bölgede her türlü askeri gerilimin artmasından kaçınmakta kararlı olduğunu ifade ettiği belirtildi.
Macron’un, Netanyahu’yu bölgenin istikrarı ve halkını riske atacak misilleme döngüsü mantığından kaçınmaya çağırdığı aktarılan açıklamada, “İsrail ve Lübnan arasındaki sınırda gerilimin artışı karşısında, bölgede bir çatışmayı engellemek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1071 No’lu kararına göre Mavi Hat noktasında (İsrail ve Lübnan arasındaki sınır hattı) her türlü çaba sarf edilmeli. İsrail ve Lübnan arasındaki bir savaşın tüm bölge için yıkıcı sonuçları olur.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, Macron’un Netanyahu’ya Fransa’nın birincil önceliğinin bir an önce Gazze’de ateşkesin sağlanması, esirlerin serbest bırakılması ve Gazzeliler için insani yardımın büyük çapta ve engelsiz ulaşabilmesi olduğunu dile getirdiği kaydedildi.
Macron’un, ülkesinin ortaklarıyla bölgede iki devletli bir çözüm için siyasi uzlaşı aramaya devam edeceğini söylediği belirtilen açıklamada, Netanyahu ve Macron’un bölgede artan gerilim nedeniyle yakın iletişimde kalmaya karar verdiği ifade edildi.
Netanyahu, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby’nin Gazze’de ateşkesin bir an önce olması için çok çalıştıklarını ve müzakerelerde “hiç olmadığı kadar sonuca yakın” olduklarını söylediği açıklamasına ilişkin değerlendirmede bulundu.
İsrail Başbakanı Netanyahu, Tel Aviv’in “açık bir teklif” sunmasına ve Kahire’ye cumartesi günü müzakere heyeti göndermesine rağmen hükümetinin Hamas’tan “ateşkes ve esir takası anlaşmasıyla ilgili bir yanıt alamadığını” savundu.
İsrail’de yayın yapan Kanal 12’nin haberinde, Orta Doğu’da artan güvenlik gerilimleri nedeniyle İsrail’e gidiş-dönüş uçuşlarını askıya alan yabancı hava yolu şirketi sayısının arttığı, daha önce uçuşları durduran şirketlerin ise aldıkları kararın süresini uzattığı belirtildi.
Dönüş uçuşu olmadığı için ülke dışında mahsur kalan İsrail vatandaşlarının sayısının 150 bin civarında olduğunun tahmin edildiği kaydedildi.
Haberde, İrlanda merkezli hava yolu şirketi Ryanair’in 8 Ağustos’a, İspanya merkezli Air Europa ve Bulgaristan merkezli Bulgaria Air’in 9 Ağustos’a, İtalya’nın bayrak taşıyıcı hava yolu şirketi ITA ile Hırvatistan merkezli Croatia Hava Yolları’nın 10 Ağustos’a kadar İsrail’e uçuşlarını askıya aldığı aktarıldı.
Letonya merkezli AirBaltic, Hindistan merkezli AirIndia ve İspanya merkezli Iberia Express’in 11 Ağustos’a kadar, Polonya ulusal hava yolu şirketi LOT’un da 12 Ağustos’a kadar İsrail uçuşlarını durdurduğu belirtildi.
Romanya merkezli hava yolu şirketi Tarom, Alman hava yolu şirketi Lufthansa, İsviçre Uluslararası Hava Yolları (Swiss), Avusturya ulusal hava yolu firması Avusturya Hava Yolları, Brüksel Hava Yolları ve Almanya merkezli hava yolu şirketi Eurowings’in de 13 Ağustos’a kadar İsrail’e uçuşlarını askıya aldığı aktarıldı.
Yunanistan merkezli Aegean Hava Yolları’nın 14 Ağustos’a, ABD merkezli Delta Hava Yolları’nın 31 Ağustos’a ve İngiltere merkezli EasyJet’in 29 Mart 2025’e kadar İsrail’e gidiş-dönüş uçuş gerçekleştirmeyeceği ifade edildi.
ABD merkezli United Hava Yolları ile İspanya merkezli Vueling Hava Yolları’nın da bir sonraki duyuruya kadar İsrail uçuşlarını askıya aldığı bilgisine yer verildi.
Lübnan’dan yayın yapan CNN Türk Muhabiri Ümit Uzun, İsrail İHA’larının Lübnan üzerinde uçtuğunu, gece saatlerinde üst üstte 4 patlama sesinin geldiğini bildirdi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, İsrail askerlerinin Sde Teiman gözaltı merkezinde alıkoydukları bir Filistinliye tecavüz etmesiyle ilgili, “Tecavüz, işkence ve taciz haberleri oldukça endişe verici.” diyerek, bu konuda İsrail’e “tüm mahkumlara uluslararası hukuka uygun şekilde davranması gerektiğini” anımsattı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Halevi, Tel Nof Hava Üssü’nü ziyaretinin ardından açıklamalarda bulundu.
Hem saldırı hem de savunma durumu için ordunun hazırlıklarının en üst seviyede olduğunu vurgulayan Halevi, “Lübnan, Gazze ve Orta Doğu’nun herhangi bir bölgesinde, yer üstünde ve yer altında çok hızlı bir saldırıyı nasıl gerçekleştireceğimizi bileceğiz.” dedi.
Yemen’deki İran destekli Husiler, Kızıldeniz’de ticari ve askeri gemileri hedef almaya devam ediyor. Husilerin sözcüsü Yahya Sare, yaptığı açıklamada Liberya bandıralı konteyner gemisi Contship Ono’nun Kızıldeniz’de balistik füzeler ve İHA’larla hedef alındığını aktardı. Sare, ayrıca Husi hava kuvvetlerinin ABD Donanması’na ait Cole adlı destroyeri bir dizi İHA’yla, Laboon adlı destroyeri ise bir dizi balistik füzeyle hedef aldığını ifade etti.
ABD tarafından saldırılara ilişkin henüz açıklama yapılmazken, söz konusu gemilerde saldırılar sonrası hasar veya can kaybı olup olmadığı bilinmiyor.
Husiler, geçtiğimiz sene kasım ayından bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden İsrail saldırıları nedeniyle Filistinlilere destek amacıyla Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki gemilere İHA ve füze saldırıları düzenliyor.
ABD Başkanı Joe Biden’ın duyurduğu 3 aşamalı Gazze’de ateşkes anlaşmasını bugüne kadar Hamas’ın kabul etmediğini savunan Beyaz Saray, bugünkü açıklamasında “hem İsrail’in hem de Hamas’ın henüz anlaşmayı onaylamadığını” bildirdi.
İran’ın İsrail’e saldırı düzenlemesi beklenirken, Mısır havayolu şirketleri için bir güvenlik uyarısı olan NOTAM yayınladı. Mısır, yayınladığı güvenlik uyarısında tüm havayolu şirketlerinden yarın TSİ 03.00-07.00 saatleri arasında İran hava sahasından uzak durmalarını isteyerek, “Tüm Mısırlı taşıyıcı firmalar Tahran (Uçuş Bilgi Bölgesi) FIR’ı üzerinden uçmaktan kaçınacaktır. Söz konusu bölge üzerinde hiçbir uçuş planı kabul edilmeyecektir” ifadelerini kullandı. Güvenlik uyarısının neden yayınlandığına ilişkin ayrıntı verilmedi.
Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin UAD’ye müdahillik beyanını sunmasının, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve kardeş Türk halkının, Filistin davasında adaletin sağlanması ve 10 aydan uzun süredir devam eden acımasız soykırım saldırılarına maruz kalan Filistin halkının haklarına verdiği desteğin bir teyidi olarak görüldüğü” kaydedildi.
Türkiye’nin UAD’da İsrail aleyhindeki soykırım davasına müdahillik başvurusunun memnuniyetle karşılandığı aktarılan açıklamada, “Başta Arap ve İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünya ülkelerini, UAD’da açılan davaya katılarak acil adım atmaya ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki Nazi işgaline ve İsrail’in bölgenin barışı için oluşturduğu tehdide son vermek için birleşik bir cephe oluşturmak için çalışmaya çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.